Anasayfa
Mehmet Ali KALKAN
Oğuz Özkaya Ağabey
Yıl 1975.
Eskişehir Motor Sanat Enstitüsü'nü bitirmiştim. Bir an önce işe başlamam lâzım diye bir kaç yere iş başvurusunda bulundum. Yaşım on yedi idi. Bazı yerler askerliğimi yapmadım diye almadılar, bazıları yaşımın küçük olduğunu söylediler.
Gölcük Tersanesi'ne de başvurmuş, yazılı imtihana girmiş, mülakata tabi tutulmuştum. İmtihanı kazandığımı, ancak 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtına katılan kişileri öncelikle işe başlatacaklarını, bize de bilahare yazı yazacaklarını söylediler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sinir uçlarıyla oynanmaya devam ediliyor. Hiç de vazgeçilmiyor. Bunu sadece yönetenler değil, devletin memurları da yapıyor.
A.Yağmur TUNALI - Onlar Arap biz Müslüman
Din ve medeniyet değiştirmekle geçmiş silinmez. İnsan yine o insan, toplum yine o toplumdur. Sihirli bir değnekle başka bir şekle dönüşme ancak masallarda olur. Ayrıca, yüzyılların, bin yılların getirdikleri, var oluş ve devam kanunları değişmez. Tabii olan budur. Yatağı değişen su yine o sudur. Aktığı yer ve ona göre akış şekli değişmiş görünür.
Bununla beraber din ve medeniyet değiştirenlerin kendileri kalabilmeleri zordur. Hayat yeni baştan kurulur. Sancılı bir süreçtir. Toplumun neye dönüşeceği de sürprizlidir. Kültür güçlülüğü-zayıflığı burada devreye girer. Din ve medeniyet derken neyi nasıl aldıkları ve nasıl işledikleri önemlidir. Bu da, dini temsil ve temessül eden(özümseyen) milletin ve dilinin kudretiyle ilgilidir.
Gönlümden...
"Yoksa şu yaprakta Yavuz,
Yoksa şu sayfada Oğuz,
Biz de yoğuz, biz de yoğuz."
Arif Nihat Asya
Necdet Özkaya, Yavuz Özkaya, Oğuz Özkaya.
T. Nisa DİZDEMİR - ÖMER SEYFETTİN'İ YAŞAMAK
Birisini yaşamak ne demektir? Birisini yaşamak mümkün müdür? Hepsini geçtim ölmüş birisini mesela –Ömer Seyfettin’i- yaşayabilir miyiz? Bu sorular yazının başlığını okur okumaz kafamızda beliren sorulardır. İlk sorudan başlamamız gerekirse birisini, bir kişiyi yaşamak bence onun fikirlerine, düşüncelerine, hayallerine hâkim olmaktır. Buradan yola çıkarsak birisini yaşamak da mümkündür. Tabi bir kişinin fikirlerine, düşüncelerine ve hayallerine ne kadar hâkimseniz o kadar yaşamaktan bahsedebilirsiniz. Peki, Ömer Seyfettin’i yaşamak? İşte onu da Mehmet Hayati Özkaya’nın Ateşi Yeniden Yakmak romanı ile yapmak mümkündür.
Kaptan’a Selamlar…
Şair bu, an gelir dertlenir, kederlenir, sevinir, çılgına döner; neler neler düşünür bilinmez. Bazen kendini anlatır yorgun-argın, kırık dökük kelimelerle; bazen aşka gelir dizi dizi sıralar mısraları: kâh birilerini anlatır kâh bizi. Ve bir gün gelir ki bir yarışmada ödüle layık görülür şiiri.
İşte o günlerden biridir. Sene 1946, Cumhuriyet Halk Partisinin düzenlediği şiir yarışması sonuçları açıklanır:
“Yaş otuz beş yolun yarısı eder” diyerek birinciliği kazanan Cahit Sıtkı Tarancı’nın ardından, Gâvur Dağlarından Rivayet, Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikinciliğe layık görülür Attilâ İlhan. Yarışmanın üçüncüsü ise Çakır’ın Destanı’ndan şiiriyle Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır.
UFUKLAR ARDI BİZİM
Geçen ay, kitabevlerinin raflarında kendine has kokusuyla, rengiyle, sesiyle arzı endam eden bir şiir kitabı; baharın kelebekleri, portakal çiçekleri, Arap bülbülleri gibi Çukurova’ya inip bizim fakirhânenin de kapısını çalıverdi.
“Ufuklar Ardı Bizim” diyerek gelen Ötüken menşeli bu kitabın kapağında, art arda sıralanmış dağların ufuklarında, aydınlık bir yarın gibi renkleri sarıdan turuncuya, turuncudan kahverengiye çizgi çizgi harmanlamış bir güneş durmaktaydı. Sıcak ve yumuşak…
Önce büyük bir merakla, içindekileri bir çırpıda okuyacakmışçasına sayfaları baştan sona doğru bir bir çevirdim, sonra tekrar başa döndüm ve adıma imzalanmış sayfada durdum.
6 Nisan 2022- Eskişehir / Mehmet Ali Kalkan
Ve şairce bir sesleniş:
“Bu şiirler çok Hayati değil, ama Özkayalar önemli. Mehmet adaşıma sevgiyle…”
Gönlümden...
M. Halistin Kukul
Halistin Kukul Ağabey, Trabzon Beşikdüzü doğumlu. Kara Harp Okuluna giderken 21 Mayıs 1963 hadiseleri sebebiyle oradan ayrılıyor ve Atatürk Üniversitesi'nin Fransız Dili ve Edebiyatından mezun oluyor. Sonra liselerde Diyarbakır ve Samsun Eğitim Enstitülerinde, 19 Mayıs Üniversitesinde öğretim üyeliği yapıyor ve 1997 yılında da emekli oluyor.
Liseden bu yana okuduğum kitaplarda, edebiyat dergilerinde bir çok isim vardı aklımda. Yazarlar, şairler, desen yapanlar... Şiirle iştigal etmeye başlayınca bu isimlerin, kendilerini hayranlıkla takip ettiğim büyüklerimin çoğuyla tanışma fırsatı buldum çok şükür.
Bu güzel insanlardan birisi Halistin Ağabey. Şair, yazar, hikayeci... Binin üzerinde makalesi var.
M.Hayati ÖZKAYA - BAKPOSTACI GELİYOR XXXVIII
Serdar bakıp at üstünden, dedi: İleri! …
Bir ağızdan uğuldadı cenk türküleri…
…
Geçtik Tuna kıyısından üç yüz akıncı,
Süngülerde yanıyordu ordunun hıncı!
Uçlarından kan damlayan kılıçlar kınsız,
Tanrı böyle emretmiş: Türk durmaz akınsız!
Diyordu, “Akından Akına” şiir kitabında Yusuf Ziya Ortaç.
VEFATININ KIRKINCI GÜNÜNDE “ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ’NÜN” YAZARI MAHMUT METİN KAPLAN’IN AZİZ HATIRASINA…
Efendi BARUTÇU
“Metin Kaplanlar bu milletin ruh, iman gelenek köklerine bağlı taşkın zekâlı çocuklarıdır.
Yolsuzluklara, kötülüklere, dinsizliklere, saçma sapan yeniliklere, her türlü bölücülük ve mezhepçiliğe, nursuzluk ve dönekliklere karşı içlerinde mukaddes bir isyanla İstanbul’a, Ankara’ya, Bursa’ya büyük şehirlere çoğunlukla “taşra” dan, bir kasabadan veya köyden gelirler. Gönüllerinde memleketi ve dünyayı bir anda düzeltecek ateşler yanar.