Anasayfa
KURTULUŞTAN KURULUŞA… YAŞASIN CUMHURİYET
1900’lü yılların henüz başıdır. Mustafa Kemal, Harp Okulunun son sınıfındayken arkadaşlarıyla el yazısı bir dergi çıkarırlar. Derginin sorumlusu da kendisidir. Kurmay sınıflarında da dergiye devam ederler. Gizlice elden ele servis edilen bu derginin ömrü, bir gün sarayın hafiyelerinden birinin jurnaliyle sona erer. Okul müdürünün, gerçi Falih Rıfkı Atay ‘okul nazırı’nın diyor1 , vicdanlı, merhametli olması sayesinde bu vartayı “Ne diye başka şeylerle uğraşıp derslerinize çalışmıyorsunuz?” ikazıyla ucuz atlatmışlarsa da galiba pek rahat durmamışlar ki bir süre sonra Mustafa Kemal, hapse atıldığı okul zindanında Hafız Şaşı Osman Efendi’nin
1923’TEN 2023’E YÜZ YIL YAZILARI-IX
PAROLAMIZ : MUSTAFA KEMAL
“İnsan esirliği, memleketlere sığmaz.
Millet esirliği, yeryüzüne.”
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Oğuz Kağan, “Gün tuğ olsun gök kurikan!” diyerek asırlar öncesinden Türk milletinin kulağına şöyle fısıldayıvermiş: “Güneş bayrağınız, gökyüzü çadırınız olsun!” İşte, o günden bugüne nice devletler kuran Türk, dur durak bilmeden atasının bu kutlu vasiyetini yerine getirmek için doğudan batıya, güneyden kuzeye “Kızılelma’ya hey, Kızılelma’ya!” diyerek bir büyük ideal üzere yürümüş de yürümüş…
BİR GÜN BAKSAM Kİ GELMİŞSİN...
Yakup Ziya Genç'in sesinden Yavuz Bülent Bakiler'in şiiri...
1923’TEN 2023’E YÜZ YIL YAZILARI-VIII
VAR OL KOCA TÜRK!
Mustafa Kemal Paşa, Sakarya Meydan Savaşı’ndan sonra 20 Eylül 1921’de yayımladığı “Orduya Beyanname ”de, komutanlara, subaylara ve erlere tek tek teşekkür eder ve der ki:
“Kurtuluş için yaptığımız bu savaştan çok daha önce sizi başka muharebe meydanlarında da tanımıştım. Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi temiz kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranımı söylemeyi kendime en aziz bir borç bilirim.”
İşte, Mustafa Kemal Paşa’nın teşekkürünü hak eden askerlerden biri de Karacasu’dan Jandarma Çavuşu Gazi Osman Akhan’dır. İstiklâl madalyasını ömür boyu göğsünde taşımaktan mutlu olan Gazi Osman Akhan, I. Dünya Savaşında ve İstiklâl Savaşında rol almıştır.
1923’TEN 2023’E YÜZ YIL YAZILARI-VII
Dört Davul – Bir Süvari Ve Yeni Türk Devleti…
“Kutlu şehirlerden, kutlu ovadan
Neydi yabanların alacakları…
Ki bir zaman hoyrat ayaklarıyla
Gelip çiğnediler bu toprakları…”
Arif Nihat Asya
26 Ocak 1699 Karlofça antlaşmasıyla başlayan Osmanlı Devleti’nin gerileme süreci ağır adımlarla da olsa bizi sonunda Mondros ve Sevr Antlaşmalarıyla tanıştırır. Bu isimleri ve bu isimleri hatırlatan o kapkara tarihleri yani 30 Ekim 1918’i ve 10 Ağustos 1920’yi hiç unutmadık, unutmayacağız. Çünkü tarih gelecektir diyerek dünü bugüne, hatta yarına taşımaya devam edeceğiz.
Köyümden... Gönlümden...
Annemin Ardından...
Geçen Pazar günü anneme uğradım.
Hali yok.
Uzun süredir dışarıya çıkamadı. Hava da çok sıcak.
Ablam yanında duruyor.
Şöyle bir köyüne doğru dolaştırmak istedim.
Geçen hafta “milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçı bir cumhuriyet” olan Türkiye’nin kurucularının milliyetçiler olduğunu belirtmiştik. Ne yazık ki insanları bir araya getiren Türk Milletinin dâhi evladı büyük Atatürk’ün erken ayrılığı Türkiye’nin farklı bir yola girmesinin başlangıcıdır. Yavaş yavaş değişim başlar.
Nisan 1944’te, Nihal Atsız Sabahattin Ali davası sırasında milliyetçi gençler Atsız’a sahip çıkarlar. 3 Mayıs’ta da polisin müdahalesi olur. 9 Mayıs’ta Türkçüler gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya başlar. Ardından da Cumhurbaşkanı İnönü’nün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı konuşması gelir. Cumhurbaşkanı çok sert bir ayrım yapar. Aslında olmayan, varsa bile etkisi görülemeyecek kadar bile olmayan hususları milletin gündemine getirir. “Cumhuriyetin bütün tedbirlerini kullanacağız.” diyerek “Irkçılık ve Turancılık” suçlaması yapar. Dava açılır ancak beraatla sonuçlanır. Ama artık çınarın gövdesine kurt düşmüştür.
1923’TEN 2023’E YÜZ YIL YAZILARI-VI
GALATALI MİRALAY ŞEVKET BEY VE KARAKOL CEMİYETİ
İlhami Soysal, Ankara Merkez Komutanlığı Tutukevi’nden Attilâ İlhan’a gönderdiği 20. 12. 1981 tarihli mektubunun bir yerinde şöyle der:
“Bilirsin, benim, yazmaktan okumaktan başka yapabileceğim pek bir şeyim yoktur. Dolayısıyla okuyorum. Ne var ki okuma olanaklarım da oldukça sınırlı. Çünkü tutukevi yönetmeliği gereğince içeriye gazete ve dergiler dışında Atatürk ve Kurtuluş Savaşı'yla ilgili kitaplardan başka bir şey girmiyor.
(…)
Niyetim iki kitap ortaya çıkarmak. Vaktiyle de seninle konuşurduk ya, biri Atatürk’ün çevresi... Bu çevrede kimler vardı. Atatürk'le birlikte nereye kadar yürüyebildiler, neler dediler, neler yaptılar, Atatürk bunlar için neler dedi, vb.
İkincisi daha uzun süreli bir çalışma… Başından sonuna kadar Kurtuluş Savaşı süresince adları şu ya da bu biçimde kitaplara geçmiş kişiler kılavuzu… Öyle çok bilinenler değil.
Örneğin bir Galatalı Şevket diye miralay var. İstanbul'da Anadolu ile irtibat sağlayan kilit adam. Kimdir, nedir, kurtuluştan sonra ne oldu? Bir Köprülü Hamdi Bey var. Akbaş Cephaneliğini basıp Anadolu'ya kaçıran… Bir Keskinli Rıza Bey var. Antep savunmasında bir Yörük Selim Bey var, Silifke'de Emin Aslan Bey… Doğu cephesinde bir Eyüp Ağa var…”1
Evet, var da var… Saymakla bitmez.
MİLLİ MÜCADELENİN KARTAL MÜFREZESİ
Adımın birİ Oğuz, biri Mustafa Kemal
Irkımın istediği ya ölüm ya istiklâl
Samih Rıfat
Çanakkale savaşı devam ederken 1915 senesinin Haziranında İstanbul’da Savaş Bakanlığı İstihbarat Şubesi tarafından bir grup yazar-çizere bir davet yapılır. Bu davetle onlardan, Çanakkale savaş alanlarını ziyaret etmeleri ve elde edecekleri izlenimleri halka, tarihe ve gelecek kuşaklara aktarmaları istenir.
15 Temmuz 1915’te başlayan ve on gün süren ziyaretin ziyaretçileri arasında İbrahim Çallı, Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin gibi dönemin tanınmış ressamları, şairleri, yazarları vardır. Bu ziyaret sonrası Ömer Seyfettin “Yeni Kahramanlar” başlığı altında bir dizi hikâyeler yazmaya başlar. “Kaç Yerinden?”1 adlı hikâye de o günlerin meyvesidir.
BAK POSTACI GELİYOR ÜZERİNE BİR MEKTUP
ÜLKÜ ERDOĞAN Lünen/ Almanya/ 12 Nisan 2023
Merhaba Hayati Bey,
Kitabınızı aldığım an okudum, fakat geri dönüşü maalesef ancak şimdi yapabiliyorum. Kusura bakmayın.
İnşallah dilim döndüğünce naçizane düşüncelerimi ve eserinizin bende bırakmış olduğu intibaı aktarmak istiyorum.