Anasayfa
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ye Açık Mektup
--6--
Sayın Genel Başkan Lütfen Bu Akacak Kanı Durdurun!
Efendi Barutçu
Sayın Genel Başkan;
Bugün yayınlayacağım mektubum 30.03.2022 tarihli mektubumun devamı niteliğinde olacaktı, hatta hazırlamıştım fakat bugün duyduğum ve kendi adıma değil ülkücü üniversiteli gençlerimiz adına, dehşete kapıldığım bir haberi sizinle paylaşmak ve ilk mektubumda olduğu gibi “LÜTFEN BU AKACAK KANI DURDURUN” çağrımı yeniden yaparak zatıalinizin meseleye el koymanızı ve müdahale etmenizi istirham etmek maksadıyla yeni bir konuya geçtim. Bu sebeple de bir önceki mektubumun devamını yayınlamayı ertelediğim için sizden ve değerli okurlarımdan özür diliyorum.
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ye Açık Mektup
Sayın Genel Başkan
--5--
Efendi BARUTÇU
Sayın Genel Başkan;
Zat-ı alinizin de çok iyi hatırlayacağı gibi Milliyetçi Hareketin kurucu liderinin ebedi aleme uğurlanmasından sonra 18 Mayıs 1997 tarihinde Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonunda yapılan MHP Olağanüstü kurultayında adaylardan hiçbiri gerekli çoğunluğa ulaşamadığından Divan Başkanı tarafından ikinci tur için bir ara verilmişti. Kendisiyle beraber olmaktan daima şeref duyacağım Merhum MHP Erzurum Eski Milletvekili Nevzat Kösoğlu Ağabeyle aynı ekipteydik. Yani Ramiz Ongun Bey’i destekliyorduk.
O anda dışarıya çıktık. Nevzat Ağabey bize hitaben: “Efendi bu işi fazla uzatmamak lazım. Adaylar Devlet Bey lehine çekilsinler” dedi.
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ye Açık Mektup
Sayın Genel Başkan
--4--
Efendi BARUTÇU
“Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz dedik coşkuyla,
Şimdi kahpe yüreklilere kaldık… Duy beni!
Duy beni! Eski zamanlardan kalan savaş yoldaşım,
Köle namlulu köle yürekler hedefindeyim,
Öldüğüne değil hayıflanmam,
Yosmalar çarşısında yaşlanmışlığıma yanarım…”
Av. Halil ALTIPARMAK - TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Nevruz, Türkler’in tamı tamına 5-6 bin yıldan beri kutladığı en güzel bayramlardan biridir.
Nevruz nasıl Türk Bayramı olmuş ve neyi ifade etmektedir, anlatalım.
Türkler, bugüne kadar Ergenekon olarak bildiğimiz ve efsanelerde yer alan bölgede yaklaşık 400 yıl kalmışlardır. Bu cennet gibi bölgede kalınan 400 yılın sonunda dışarı açılmak ve dünyaya dağılmak kararı almışlardır. Çünkü artık çoğalmışlar ve bulundukları Ergenekon Cennet Vadisi’ne sığmamaya başlamışlardır. Bu vadiden çıkmak için büyük bir ateş yakarak etraftaki demirden dağları eritmişler ve bir Bozkurt’un yol göstermesi ile dışarıya çıkmışlardır. Buraya kadar anlatılan efsane bir çok kişi tarafından bilinmektedir. Fakat Anadolu’da pek az bilinen bir durum var: Ergenekon’dan çıkış tarihi 21 Mart’tır. En azından tarihte öyle kabul edilmektedir. Zaten, Ergenekon adı da bu 21 Mart ile ilgili olarak konmuş bir addır. Ergenen kün, yani, erginleşen, yeni canlanan, dirilen gün olarak konmuş bir addır.
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ye Açık Mektup
Sayın Genel Başkan
Lütfen Bu Akan -ve Korkarım ki- Akacak Kanı Durdurun!
--3--
Efendi Barutçu
Sayın Genel Başkan;
Bu açık mektupta yazacaklarımıza bir temel teşkil etmesi bakımından yüksek müsaadelerinizde tekrar geri tarihlere dönmek istiyorum. 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra 1983’te siyasi faaliyetler serbest bırakılınca kapatılan MHP tabanına sahiplenmek için 7 Temmuz 1983’te Muhafazakâr Parti kurulmuştu. Zat-ı aliniz de hatırlayacaktır Sayın Muharrem Şemsek Ordu Dil İstihbarat Okulu’nda tutuklu Türkeş Bey’in tarafındam bütün ülkücü teşkilatların faaliyetlerini ve partileşme sürecini yönetmek üzere kendisinin görevlendirildiğini ileri sürerek Muhafazakâr Parti’nin genel başkanlığına darbeci generallerin oluşturduğu Danışma Meclisi’ne Çanakkale’den üye olarak atanan Mehmet Pamak’ı getirmişti.
Nusret batınca düşman bozulmuş!
Diller nasıl kaybolur diye merak etmişimdir. Diller ve dillerle beraber, tabii ki milletler. Düşünün, Sümer, Akad, Asur… Bunların hepsinin dili vardı. Büyük, yazılı dillerdi; bürokrasilerinde de kullanılıyordu. Dünyanın merkezindeydiler, güçlüydüler. Herhâlde önce devlet zayıfladı, sonra yenildi. Başka bir milletin devleti, başka bir milletin dili hâkim oldu ve sonunda Bâki’nin dediği gibi, “Bahs itmez oldı kimse, kesildi lisânları.”
Bâki’nin anlattığı büyük olaylar, harpler sonunda yıkılıp göçen devletlerden, onların dillerinden, milletlerinden bahsediyor. Medyamızın Türkçesine bakıyorum… Demek ki bir dil, harp-darp olmadan, sırf eğitim sisteminin çöküşünden, liyakatsizlikten de yok olup silinebiliyor. Sessizce. Sönüp gidiyor. Kendi büyük olaylarını, harplerini, tarihini anlatamaz hâle geliyor.
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ye Açık Mektup
Sayın Genel Başkan
Lütfen Bu Akan -ve Korkarım ki- Akacak Kanı Durdurun!
--2--
Efendi BARUTÇU
Sayın genel başkan müsaadenizle 1986 yılının ilk aylarına gitmek istiyorum. Keçiören Şenlik mahallesi Beyler sokağı Beyler apartmanında oturan bir ülküdaşımızın evinde zatıalinizle beraber, merhum Ali Güngör, merhum Necati Dalgıç, merhum arkadaşım Metin Kaplan bir akşam hava kararırken oturmuş ve sabah ezanına kadar camiamızı, hareketimizin geleceğini konuşmuştuk. Allah ömür verirse ilerde o gece neler konuşulduğunu yazacağım. Sadece bir hususu hatırlatmak istiyorum o tarihlerde Ülkücü gençlik “Bizim Ocak Dergisi” etrafında faaliyet gösteriyordu, siz şöyle demiştiniz “Bir idealistler topluluğunu serseriler topluluğuna dönüştürmeye çalışıyorlar. Bize imkân ve fırsat verirsin Ortadoğu’nun ve Avrupa’nın en güçlü gençlik teşkilatını yeniden oluştururuz.”
MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’ye Açık Mektup
Sayın Genel Başkan
Lütfen Bu Akan -ve Korkarım ki Akacak Olan- Kanı Durdurun!
EFENDİ BARUTÇU
Zat-ı alinizle yüz yüze en son 2014 yılı Kasım ayı başlarında MHP Genel Merkezinde makamınızda görüşmüştük. Ziyaret maksadımız, 2002 genel seçimlerinden önce ağustos ayında MHP milletvekilliği aday adaylığı için Bursa’ya gittiğimizde sadece tek parti dönemlerinde görülen “açık oy, gizli tasnif” usulü ile yapılan milletvekilliği aday adaylığı temayül yoklamasında birçok engellemelere rağmen açık ara önde olarak birinci çıkmıştım. Daha sonra Yüksek Seçim Kurulu’na verilen Milletvekili adayları listesinde ismimi görememiş ve tarafınızdan MHP milletvekilliği adaylığımın veto edildiğini öğrenmiş, buna istinaden bu veto edilişimin sebebini sormaya gelmiştim.
NURULLAH Çetin’in BİR KİTABI ÜZERİNE: İSTİKLÂL MARŞIMIZI ANLAMAK
Efendi BARUTÇU
Değerli okurlarım; Ank Ünv. Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı kürsüsünde öğretim üyesi Prof. Dr. Nurullah Çetin Bey, her biri büyük emek mahsulü, alın teri, göz nuru ile yazılmış yüze yakın eserin sahibidir. Kendi ihtisas alanının dışında verdiği birbirinden kıymetli eserlerin yanı sıra “Milletleşme Sürecinde Yahya Kemal Aydınlanması, Türk İslam Medeniyeti, Amerikan İslamcılığı, Vatan Namustur, Bayraklaşan Şair: Arif Nihat Asya, Oryantalist Kuşatma, Türkmeneli Türklüğü, Emperyalizme Direnen Türk: Mehmet Akif, Kendini ve Allahı‘ı Arayan Adam: Necip Fazıl, Milli Doğruluş, Milli Kültür Davası, Mehmet Akif’i Doğru Anlamak, Mankurtluk Külahı, Türk Sorunu, Türk Yürüyüşü, Andımız ve Gençliğe Hitabeyi Doğru Anlamakve birbirinden değerli onlarca eser. Nurullah Hoca daha önce hazırladığı bu kitabı daha da genişleterek neşretmiş bulunuyor.
Burçin ÖNER - SADİ BEY
Sadi Bey’i anlatmadan önce kendimi anlatmalıyım. Çünkü onunla ilgili anlatacaklarımın yerli yerine oturması için buna ihtiyaç var.Ben milliyetçi bir aileden geliyorum. O bilinçle büyüdüm. Aklımın yeni yeni erdiği zamanlarda bile kendimi ocak gecelerinde bir ağabeyin omzunda Ozan Arif dinlerken hatırlıyorum. Çok kez partide sandalyeleri birleştirip uyuduğumu bilirim. O zamanlar bin parçaya bölünmüş ve her biri ayrı bir yere savrulmuş bir camiamız, herkesin birbirini şerle andığı birkaç partimiz yoktu. O sebeple parti dediğimizde hangisini kast ettiğimiz açıkça anlaşılıyordu. Şimdi “parti” dediğimizde, peşine de “ama”yı getirmemiz gerekiyor. Ne yazık!