Mahallenin Delisi - Ayça Öztorun

 

Çukurova her bahar benim için törendi. Bu nedenle bahar aylarını Çukurova’da geçirmeye gayret ederdim. Sırt çantamı alıp limon çiçeklerini solumak, köy kasaba dolaşıp bahar gezgini olmak için hazırlıklar yaparken telefonumun sesiyle irkildim. Arayan annemdi. Sesinden kaygılı olduğunu anladım.

“Allah aşkına gel yavrum! Yanımızdaki kiralık eve tuhaf bir adam taşındı. Adamın kahkaha seslerinden yatamaz oldum. Neyin nesi öğrensek iyi olur. İmza mı toplarsınız ne yaparsanız yapın. Bu adam gitsin burnumun dibinden!” diye söylendi.

ÖMER - Necdet EKİCİ

 

Çukurova denince, sarı sıcak gelir akla. Bir de alabildiğine uzanan gelin süzülüşlü ayçiçeği tarlaları… Mısır, yeşil bir denizdir Çukurova topraklarında. Ovaları süsleyen pamuk tarlaları kare karedir. Gözleriniz, ak benekler serpilmiş o yeşil karelerin derinliklerinde erir. Tarlalarda ırgatlar görürsünüz. Güneşi tepesinde saklayan, sıra sıra ırgatlar… Şalvarlı, başları poşulu, gün esmeri insanlar… Çalışmaktan topukları yarılmış, dudakları çatlamış, yalın ayak, kavruk çocuklar… Bakırlaşan çehreleri çile dolu, kahır dolu erkekler…

ÇİĞDEMLER ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN - Necdet Ekinci

ÇİĞDEMLER ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN

Necdet Ekici

 

Kör dumandır bu gelen. Nihayet saatler süren derin uykusundan uyanmıştır. Karanlık dereler, sarp vadiler pamuktan bulutlarla köpürür. Ağır ağır tırmanır nice dağları; vahşi bir iştah ile yutar yeşil dorukları. Az sonra gözlerinize tül bir perde gerilir. Kurt nefesi dumanlar savrulur önünüzden. Beş metre ötenizi göremezsiniz. O deli dolu sarp yamaçlar, keskin dik uçurumlar, yeşil ormanlar, ak duvaklı bir sis okyanusunun içinde erir. Üzerinize mavi bir çiy yağar. Her tarafınız nemden

An itibariyle ziyaretci sayısı:

35 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi