BATI’DA VE ESKİ TÜRKLER’ DE DEMOKRASİ KAVRAMINA KARŞILAŞTIRMALI BİR YAKLAŞIM

 Uzman Gülsüm ŞİMŞEK[1]

Özet   

 Bu çalışmanın amacı, devlet yönetiminde elzem bir değer olan “demokrasi” kavramına Batı’ nın ve Eski Türkler’ in yaklaşım şeklini, farklılıklarını ve gelişim sürecini betimleyerek ortaya koymaktır. Çalışma çerçevesinde araştırma yöntemi olarak literatür taraması yapılmıştır. Araştırmanın birinci ve ikinci bölümünde Batı’da ve Eski Türkler ’de demokrasinin gelişimi ve değişimine değinilmiştir. Üçüncü bölümde ise Batı’nın ve Eski Türkler ’in demokrasiye yaklaşımları ve gelişim evreleri zaman, sınıf, kadınlar, düşünürler şeklinde 5 temada karşılaştırılmıştır.

Araştırma neticesinde, “demokrasi” kavramının Batı’da M.Ö. 400. yüzyıllarda ortaya çıkından itibaren günümüze kadar değişen ve gelişen bir ivme gösterdiği, Atina demokrasisinden müzakereci demokrasiye giden yolda çok çeşitli formlara girdiği, kadınların 19. yüzyıldan itibaren demokratik anlamda fiilen var olmaya başladığı, “Aristoteles, Machiavelli, Montesquieu, Rousseau, Hegel, Tocqueville, Karl Mark, Habermas” gibi çeşitli çağlarda demokrasi düşünürlerinin olduğu gözlemlenmiştir. Eski Türkler’ de ise demokratikleşme hareketlerine baktığımızda Hunlar’ dan Selçuklular’ a kadar Türk devletlerinde ve boylarında yönetimle ilgili kararlar devlet meclisi olan “Toy”’ larda alınıp görüşüldüğü,  bu meclisler yasama, yürütme, hakanı seçme ve kanun yaparken hakanı denetleme ve onun yetiklerini kısıtlayabildiği, hakanların eşlerinin “hatun” unvanını taşıdığı ve devlet yönetiminde söz sahibi olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda Eski Türkler’ de kölelik, imtiyazlı kişiler yoktu. Eski Türkler’ deki demokratik katılımcı ortam yerini Osmanlı devletinin kurulmasıyla birlikte monarşiye, padişahlığa terk etmiş ve Tanzimat Fermanına kadar demokratikleşme hareketleri gözlemlenmemiştir. Araştırma sonunda her iki kültür birbiriyle karşılaştırıldığında Batı’da demokrasi kavramı her açıdan antik çağlardan itibaren yükselen bir ivme kazanırken, Eksi Türkler’ de ise Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna kadar yükselişten düşüşe doğru ilerleyen bir çizgi seyrettiği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Demokrasi, Batı, Eski Türkler, Yönetim.

A COMPARATİVE APPROACH TO THE CONCEPT OF DEMOCRACY İN THE WEST AND THE ANCİENT TURKS

Abstract

 The aim of this study is to describe the approach, the differences and the development process of the West and the Old Turks to the notion of "democracy" which is an essential value in state administration. In the framework of the study, the literature was searched as a research method. In the first and second part of the research, the development and change of democracy in the West and in the Old Turks has been mentioned. In the third chapter, the democracy approaches and developmental stages of the West and the Old Turks are compared in fife themes as time, class, women, thinkers. As a result of the research, the concept of "democracy" "Aristoteles, Machiavelli, Montesquieu, Rousseau, Hegel, Tocqueville, which began to emerge in the democratic sense starting from the 19th century, entered a wide variety of forms from the democracy of Athens to the negotiating democracy, , Karl Mark, Habermas ", among others. When we look at the democratization movements in the old Turks, we see that the decisions about the administration in the Turkish states and in the Turkish states, from the Huns to the Seljuks, were taken in "Toy" state councils and that these councils were legislators, executives, judges and law- It is observed that the wife carries the title of "hatun" and has a say in the state administration. At the same time there was no slavery or privileged people in Old Turks. The democratic participatory environment in the Old Turks left the monarchy and the sultan together with the establishment of the Ottoman state and democratization movements until the Tanzimat Ferman were not observed. At the end of the research, when the two cultures are compared with each other, it is seen that the concept of democracy in the West gained momentum from every antiquity, while in the Minor Turks a line progressing from the ascending to the descending until the establishment of the Turkish Republic was observed.

Key Words: Democracy, West, Ancient Turks, Administration.

 

Giriş

            Sınıfsız bir toplum olan Eski Türkler’ de demokrasi kavramı M.Ö 4000’li yıllardan Osmanlı devletinin kuruluşuna kadar devlet yönetiminin önemli unsurlarından birisidir. Öyle ki “toy” denilen devlet meclislerinin hakanı seçmesi ve tahtan indirmesi, kadınların yönetime dahil olması, baş vezirlerin “ayguçilar” ın dahi halkın sevilen kişiler tarafından seçilmesi Eski Türkler’ de demokrasinin bir devlet geleneği olduğunun göstergesidir.

            Batı’da ise demokrasi M.Ö 400’lü yıllarda ilk olarak Antik Yunanda ortaya çıkmıştır. Ancak Antik Yunan’da devlet yönetimine sadece sağlıklı, yetişkin ve hür Yunan vatandaşları katılabilmekteydi. Kadınlar, sakatlar, kölelerin yönetimde söz hakkı yoktur. Yunan medeniyetinin sona ermesiyle birlikte demokrasi Magna Carta anlaşmasıyla birlikte tekrar ortaya çıkmış ve kralın yetkileri sınırlandırılmıştır, kapitalizm ve aydınlanma dönemiyle birlikte batıda demokrasi yükselişe geçmiş ve önemli düşünürlerin de etkisiyle birlikte ülkelerin yönetim şekli haline gelmeye başlamıştır.

            Çalışma kapsamında Eski Türkler ve Batı medeniyeti arasında demokrasi kavramına karşılaştırmalı bir şekilde yaklaşılmış ve literatür taraması neticesinde ortaya çıkan veriler tartışılmıştır.

1.DEMOKRASİ KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ

            Demokrasi, eski Yunanca’da (demos-halk) ve (kratein-yönetmek) kelimelerinden oluşmuş ve tarihte ilk defa MÖ 5. yüzyılda Yunanlı tarihçi Herodot tarafından beyan edilmiştir. Sözcük anlamı olarak demokrasi “halk iktidarı” demektir (Erdoğan, 2013: 232). Ancak demokrasi kavramı üstünde net bir tanım yapılamamaktadır. Bu tanımlardan bazıları şunlardır:

            Demokrasi Abraham Lincoln’e göre, “halkın halk tarafından, halk için yönetimidir” (Erdoğan, 2013: 232); Karl Popper demokrasiyi, “diktatörlükten kaçınmayı mümkün kılan yönetim şekli”; Barry Holden ise “kamu siyasetine dair önemli sorunlar hakkında temel belirleyici kararları, halkın pozitif ve negatif olarak aldığı ve almaya yetkili olduğu siyasal sistem” olarak tanımlamıştır (Demirkol, 2011: 471).

            Demokrasi düşüncesi şu dört unsurdan ortaya çıkmaktadır. Birey-toplum ilişki süreçlerinin belirlenmesine bütün halkın katılımı, azınlık haklarına saygı duyan çoğunluk yönetimi, bireylere ait özgürlük ve hakların korunması ile toplumdaki bütün yurttaşlara fırsat eşitliğinin sağlanmasıdır (Çam, 1977: 388).

            Demokrasi kavramı, Batılı kaynaklara göre ilk çağlarda M.Ö Atinalılarda ortaya çıkmış hatta MÖ 430 tarihinde ele alınan Tukidides Tarihi’nde Perikles’in ünlü cenaze söylevi demokrasiyle ilgili önemli bir belgedir. Perikles’in söylevine göre,  “Demokrasi birkaç seçkin yurttaşın değil tüm yurttaşların katkılarıyla var olan bir rejimdir. Herkesin eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğunu, soylu oluşumuna göre değil yeteneklerine ve kazandığı üne göre devletteki yerini alabilecektir” (Kışlalı, 2010: 238-239).

            M.Ö 4000 yıllarında Sümerliler ’in Kalde eyaletinde demokrasiye benzer bir yönetim olduğu söylenmektedir. İlerleyen yıllarda Eski Yunanistan’da dikta yönetimi tiranlığa karşı yurttaşların katıldığı bir yönetim biçimi ortaya çıkmıştır. Eski Yunan demokrasisine göre halk köylüler, işçiler, köleler ve vatandaşlar şeklinde dört sınıfa ayrılmaktadır. Yönetime sadece sağlıklı, hür, reşit ve erkek olan Yunan vatandaşları katılabilirdi. Diğerlerinin yönetimde söz hakkı yoktur. Yunan demokrasisinin ilk uygulandığı siteler Atina ve Isparta devletleridir. Ancak bu yönetim şekli zaman içinde siteden siteye farlılık teşkil ederek toplumun güvenini istismar eden demagojiye dönüşmüştür. Eski Yunan’daki bu yönetim şekli kendini monarşik idarelere teslim ederek asırlarca arka planda kalmıştır (İşçi, 2012: 6-7).

            Demokrasi kavramı, batılı kaynaklara göre eski çağlardan günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçerek sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel unsurlardan etkilenerek günümüze kadar yol kat etmiştir. İlk kez M.Ö 4-5 yüzyıllarda Atinalılarda ortaya çıkan demokrasi,  1265 Magna Carta Sözleşmesiyle       Ortaçağda halk ve kilise adına kralın yetkileri sınırlandırılmış, 1641’de Rodos Adasın’nda yazılan ilk anayasayla            demokrasinin canlanması sağlamış (İşçi, 2012: 7), Jean Jacques Roussea’nun 1762 Toplum Sözleşmesi ile “Cumhuriyetler halk egemenliğine dayanır ve halkın çıkarlarını ve isteklerini halk belirler, her birey kendisini tüm haklarıyla birlikte toplumun tümüne bağlar” ibaresi yer almış (Ağaoğulları, 2013: 581),    1775-1783 Amerikan Bağımsızlık Savaşıyla Liberal demokrasi ABD’nin kuruluşu ile ortaya çıkmış, 1871 Paris Komünü            2,5 ay kadar Paris’te etkili olan, seçilenlerin seçmenler tarafından geri çağırabilen, seçilenlerin işçi maaşından fazla maaş almasını engelleyen Komün, kanlı şekilde sonlanmış ve 1870’ler boyunca faaliyet göstermiş, 1789 Fransız Devrimiyle demokrasi modern siyasete Amerikan ve Fransız devrimleriyle birlikte gerçekleşen insan haklarıyla girmiş (Uslu, 2014: 142-144) ve 19. ve 20 yy. daki demokratik gelişmelerle halk egemenliğinin doğrudan kullanılması, genel oy hakkı, kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması, SSCB’nin çöküşüyle birlikte liberal demokrasinin daha baskın hale gelmesiyle demokrasi değişmiş ve gelişmiştir. Ancak demokrasinin asıl gelişimi kapitalizmle birlikte burjuva toplumunun sunduğu imkânlar dâhilinde olmuştur. Sosyalist düşünce içinde demokrasi ise kapitalizmin ve devletin aşılması gereken ve toplumun bütün üyelerinin gerçek anlamda kendi kaderlerini tayin edebildikleri bir siyasi geçiş süreci olarak tanımlanmıştır (Uslu, 2014: 151).

            Demokrasi kavramını biçimlendiren düşünürler de bulunmaktadır. Bu düşünürler içinde bulundukları zamanın şartlarına göre demokrasiyi tanımlamışlar, geliştirmişler, yorumlamışlar ve kendilerinden sonraki toplumsal değişimleri etkilemişlerdir. Demokrasiyi geliştiren düşünürler arasında şunlar vardır: Aristoteles,          Atina demokrasisi; Nicolo Machiavelli 16. ,y.      İtalya’da ulusal birliği savunan, merkezi güçlü bir devlet kurulmasını amaçlayan bir düşünür. Monarşi eşitsizliğe cumhuriyet ise nispi bir eşitliğe dayanır (Göze, 1986: 99-103); Thomas Hobbes 17. ,y. (1588-1679), rasyonel bireyci mutlakıyetçi ve siyaset felsefecisidir. Leviathan-Ejder (1651) çalışması batı siyaset felsefesinin yönünü belirlemiştir. Leviathan devleti temsil eden insan yapımı yapay bir deniz canavarıdır (Göze, 1986: 130-131), John Locke (1632-1704), liberal devletin öncülerinden 17. yy’lın en önemli İngiliz düşünürlerdendir.  İnsan zihni doğuştan bir boş levhadır (tabula rosa). Daha sonra bu sınır deneyimle birlikte dolar. Düşünce özgürlüğünü yayan, Avrupa’daki aydınlanma çağının gerçek kurucusudur. Mutlakıyet yönetimini sarsan ilk kişidir. Locke, İngiliz, Amerikan ve Fransız devriminin temellerini atmıştır (Göze, 1986: 167-173), John Stuard Mill (1806-1873), demokraside halkın üstünlüğünün ve çoğunluğun yönetime dayalı olduğunu benimser ancak bu niteliğin siyasetin teme unsuru olmasına karşıdır. Mill, Çoğunlukçu demokrasinin yanlış olduğunu ve doğru demokrasinin çoğunluğa karşı azınlıkların güçlenip korunduğu çoğulcu demokrasiyi savunur (Bayram, 2014: 57). Montesquieu (1689-1755),aristokratik liberalizmi benimseyen Fransız politik düşünürdür. Siyaset felsefecisi olarak kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır “De L’esprıt Deslais” eserinde yasama-yürütme ve yargının birbirinden ayırmanın önemini vurgulamıştır. Ilımlı demokrasi kuramının savunucularındandır (Göze, 1986: 174-192), Jean-Jasques Rousseau (1712-1788), Halk egemenliğini savunan Cenevreli filozof ve yazardır. Fransız devrimini etkilemiştir. Toplumsal Sözleşme ile ön plana çıkar. Sosyal sözleşmeye göre, meşru otoritenin kaynağı anlaşmadır ve toplum üyelerinin her biri tamamıyla bütün topluma bağlar ve kişisel varlık yerine kolektif varlık yani devlet ortaya çıkar (Göze, 1986: 202-203), Aleksis De Tocqueville (1805-1859), demokrasi, eşitlik ve özgürlük. “Amerika’da Demokrasi” eseriyle tanınmış Fransız siyasi düşünürdür. Demokratik toplumlar yani eşitlikçi düzenlerin aristokratik toplumların yerini alacağını belirtir. Demokratik toplumların temel ilkesi eşitliktir (Göze, 1986: 253-255). Sosyalizm Marxizm-Karl Marx (1818-1883) temel amacı, kapitalist ekonomik düzenin yerine yeni bir ekonomi düzeninin temellerinin atılması gerektiğini düşünür. Sorunların çözümünde senteze ulaşarak yeni ve orijinal bir dünya görüşü ortaya koymayı hedeflemektedir (Göze, 1986: 276-277).

  1. ESKİ TÜRKLERDE DEMOKRASİ

            Danişment’e göre dünya tarihinde ilk demokrasi ve ilk parlamento M.Ö 5000’li yıllarda Sümerliler tarafından kurulmuştur. Irak’ın güneyinde ve Basra körfezinin kuzeyinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Sümer medeniyetinin kuran da Orta Asya’dan oraya gelen bir Türk medeniyetidir (Danişment, 1964: 8-9). Bu bilgileri de ortaya çıkaran batılılardır. Hatta batılılara göre, İslamiyet’ten önce Orta Asya’da kurulmuş göçebe Türk devletlerinin bile yönetim tarzı demokrasiydi (Danişment, 1964: 7-8). Ancak ülkemizde demokrasi kavramının Tanzimat’la geldiği düşünülmekte ve bunu kanıtlayabilmek için de I. ve II. Meşrutiyet taraftarlarının Avrupa’daki etkinlikleri gösterilmektedir. [1]

            İşçi’ye göre de demokratik yönetim şekli Türk icadıdır ve günümüzden 5000 yıl önce uygulanmıştır. Demokrasi bir kavim özelliği olduğu için İslamiyet’ten önce Orta Asya’da konar göçer Türk devletlerinde bile örnekleri vardır. Barthold’un 1945 yılında Fransa’da yayınlanan “Histoire d’Asie centrale” eserinde hakanın millet temsilcisinden başka bir şey olmadığını ve büyük yetkilerinin bulunmadığından bahsedilmektedir (İşçi, 1996: 59).

            Eski Türkler ‘de demokratikleşme hareketlerinin en önemli unsurlarından bir tanesi “toy”lar yani devlet meclisleridir. Toy, yönetimden ayrı olarak siyasi, askeri, iktisadi ve kültürel konuların istişare edildiği büyük meclislerdir (Kafeslioğlu, 1997: 261’den akt, Şahin, 2012: 159) aynı zamanda toy, düğün, doğum, evlenme vb. sebeplerle düzenlenen meclis olarak da ifade edilir (Temir, 1986: 53’den akt., Seyitdanlığolu, 2009: 2). Türkler’de toy, İslami dönem de dahil olmakla birlikte yüzyıllar boyu devam etmiştir. Hunlar, Avarlar, Avrupa Hunları, Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Bulgarlar, Macarlar ve Peçenekler’de senede en az üç kez toplanılırdı (Şahin, 2012: 159). Dini içerikli toplantı yılın ilk ayında, ikincisi ilkbaharda ve üçüncüsü de sonbaharda yapılmaktadır (De Groot, 1921: 59’dan akt. Durmuş, 2007: 26-27). Toylar düzenleneceği zaman hakan, “okucu” olarak adlandırılan görevlilere “ok” göndererek toya katılmasını istediği kişileri davet ederdi aynı zamanda toylara katılanların protokol ve düzenini sağlayan temel kuralları da bulunmaktaydı (Ögel, 1982: 86’dan akt. Seyitdanlığolu, 2009: 9).   Bu toplantılarda bütün meseleler görüşülerek karara bağlanmakta ve toplantıya hükümet üyeleri, askeri ve sivil görevli başbuğlar, kendilerine bağlı diğer boyların temsilcilerinin katılma zorunluluğu vardı (Ögel, 1979: 216’dan akt. Durmuş, 2007: 27). Toya katılım devlete sadakati göstermektedir ve aksi durum ise isyanı betimlemektedir. Toy denilen devlet meclisleri Eski Türkler’in devlet yapılanmasında kendine has kurumlardır. Toylar, yasama ve yürütme yetkilerine sahiplerdir. Toylarda devletin iç ve dış işleri görüşülüp, yeni kanunlar (töre) konur, savaşa-barışa karar verilir ve bütün bu kararlar uygulamaya konulurdu (Seyitdanlığolu, 2009: 6). Öyle ki toylarda, hakanın makamını onama veya tahttan indirme kararı verebilen, danışma, istişare ve monarklığa müsaade etmeyen denetim mekanizması olmakla birlikte devlete sadakati de beraberinde getirir. Ayrıca toylardaki istişare sonrası verilen ziyafetler ve yardımlar devletle halkın bütünleşmesini sağlamaktadır. Toylar bütün bu özellikleri nedeniyle Eski Türklerde demokratikleşme yapısının önemli göstergelerinden bir tanesidir. Bununla beraber dönemin başvezirleri (Ayguçılar) hanedan tarafından değil, halk tarafından sevilen bireyler tarafından atanırdı. Bu da halkın görüşlerine önem verildiğinin göstergesidir “(Gökalp, 1981’den akt., 6’dan akt., Şahin, 2012: 161).

            Eski Türkler’de soylular, köleler, hürler şeklinde sınıflar yoktu. Türk toplumundaki bu sınıf farkının olmayışı, eşitlik sosyal, siyasi, hukuki ve askeri alanlarda da kendini göstermektedir. Eski Türkler ’de adalet, eşitlik, evrensellik ve faydalılık hukuka bakış açılarında değişmeyen hükümlerdi (Durmuş, 2007: 25).

            Lean Cahun’nun 1896’da  Paris  tabı’ının 77. sayfasında yazdığı Avrupa’da Türk tarihinin en ünlü eserlerinden olan “Introduction a I’histoire de I’Asie” de Türk hakanları, kendi milletlerini yiyip yutan hükümdarların aksine tebaasının nafakasını temin ederdi. Eğer hakan tabasının ihtiyaçlarını karşılayamazsa başka bir hakan seçilirdi. Türk hakanı milletinin güzel şöhretinden başka bir şey düşünmezdi. Eski Türkler ‘de kağanların tanrıdan inen “Kut’a sahip olduklarına inanılır ve kendisine büyük sevgiyle saygı gösterilirdi (Şahin, 2012: 152). Hakanlık, veraset, silsile ve akrabalık ilişkileri ile yönetimin başına geçmezdi (Danişment, 1964: 12-15). Hatta Osmanlı devletinin kuruluşu esnasında Kayı boyundan Ertuğrul oğlu Osman Gazi, Uç beylerinin bir araya gelerek düzenledikleri kurultayda Oğuz töresine göre devletin başına geçirmişlerdir. Türk beylerinin toplanmasıyla oluşan mecliste durumun istişare edilerek Osman beyin devletin başına geçirilmesi demokratik usullerin varlığının göstergesidir (Durmuş, 2007: 30).

            Eski Türkler ‘de kadının da siyasi konumu bulunmaktadır. Tarihte ilk olarak Türk kadınları devlet başkanlığı yapmışlardır. Orta Asya’da kadın erkekle her alanda eşit durumdadır. Orhun Kitabelerinde hakanın karısının kocasıyla birlikte Türk toplumunun başına indiği belirtilir. Hatta hakanlar yabancı elçileri kabul ederlerken eşler de resmikabul töreninde bulunurlar. Türkan veya Bilge Hatun sıfatları verilen kadın yöneticiler eşleriyle beraber bazen de tek başına devleti yönetmişlerdir. Emirnamelerdeki fermanlar “hakan ve hatun buyuruyor ki” şeklinde çıkarılırdı. Buna istinaden Ziya Gökalp eski Türklerdeki kadını “eski kavimler arasında hiçbir kavim Türkler kadar kadın cinsiyetine hak vermemiş ve saygı göstermemiştir” ibaresinde bulunmuştur (Konan, 2011: 161).

            Osmanlı devletinin 1299’da kurulmasıyla beraber Eski Türkler’ deki bu demokratik usuller yerini padişah egemenliğindeki monarklığa bırakmıştır. Padişahlar halk tarafından değil Osmanlı hanedanlığından gelen kişiler tarafından seçilmiş, kadın yöneticiler Osmanlı devlet yönetiminde fiilen yer almamıştır. Osmanlı’da kadınlar kamusal hayattan ziyade ev yaşamına çekilmiş ve hem sosyal hayattan hem de siyasi haklarını kullanma yetkisinden mahrum kalmıştır (Konan, 2011: 162). Toy meclislerinin yerini Osmanlı’da Divan-ı Hümâyûn ya da Meşveret Meclisleri almış ancak bunlarda da demokratik usuller sınırlı haldedir (Seyitdanlıoğlu, 2009: 10).

  1. BATI VE ESKİ TÜRKLER’İN DEMOKRASİ KAVRAMINA YAKLAŞIMI

            M.Ö yıllarda ortaya çıkan demokrasi kavramı, kültürlere, medeniyetlere, ekonomik, siyasi, sosyal  şartlara göre farklı şekilde yorumlanmış, uygulanmış, ilerlemiş ve gelişmiştir. Çalışmanın amacı doğrultusunda yapılan araştırmamızda Batı’da ve Eski Türkler ‘de demokrasi kavramına yaklaşım incelenmiştir. Araştırma neticesinde de demokrasiye karşı yaklaşımlar iki medeniyet arasında farlılıklar ortaya konulmuştur.

Tablo 1. Batı’da ve Eski Türler’ de demokrasi kavramı üzerine temalar.

 

Eski Türler’ de

Batı’da

1.Zaman

M.Ö 5000’li yıllar

 M.Ö 400-500’lü yıllar

 

2.Sınıf

Sınıf ayrımı yoktu. Herkes eşit konumdaydı.

Toplum köleler, burjuva, aristokrasi, ruhbanlar şeklinde katmanlara ayrılmıştır.

3. Kadın katılım

 

Kadın yönetici Hatunlar ve Türkanlar vardı ve hakanlarla eşit konumda kavimleri yönetirlerdi.

 

Kadın katılımı yoktu. Batıda kadınlar seçme ve seçilme hakkı 1900’lü yıllarda elde etmişlerdir.

4. Düşünürler

 

 

Eski Türkler’ de demokrasi üstüne düşünürler yoktu. Ancak devlet yönetiminde bütün beyliklerin söz hakkı vardı.

 

Batı demokrasi tarihinde M.Ö 400’lü yıllardan itibaren Aristoteles’le birlikte dönemine göre çeşitli düşünürler ortaya çıkmıştır.

5. Gelişim evresi

 

Eski Türkler’ de demokrasi M.Ö 4000’li yıllardan Osmanlı devletinin kuruşuna kadar ilerleyen bir ivme göstermiştir.

 

Batı’da Antik Yunan’da ortaya çıkan demokrasi karanlık bin yılın ardından Magna Carta Anlaşması ve kapitalizmin doğuşuyla birlikte günümüze kadar ilerleyen ve gelişen bir çizgide seyretmiştir.

 

Geçmişten günümüze kadar demokrasi kavramında Batılıların ve Eski Türkler ‘in medeniyeti toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasi bağlamlarına göre farklı şekilde gelişim seyri göstermiştir. Öyle ki demokrasi kültürü Eski Türkler’ de M.Ö 4000 li yıllarda başlarken, batıda M.Ö 400’lü yıllarda başlamıştır. Eski Türkler demokrasi hususunda batılılardan çok daha köklü bir geleneğe sahiptir. Eski Türkler’ de “toy” denilen devlet meclislerine herkes katılabilirken Atinalılarda ve Orta Çağda batı medeniyetinde belirli aristokratik sınıf, sağlıklı yurttaş erkekler ya da ruhban sınıfı yönetimde söz sahibi olabiliyordu. Yine Eski Türkler kadın yönetici olabilecek kadar üst sınıflardaydı. Öyle ki “Türkan ya da Bilge Hatun” olarak adlandırılan hakan eşleri devleti yönetme yetkisine sahipti. Batı da ise kadınlar seçme ve seçilme hakkını ancak 1900’lü yıllarda elde edebilmişlerdir. Eski Türkler’ de yönetimde monark bir yapı ve ruhban sınıfı yoktur. Kavimleri ya da beyliği yöneten hakan tanrı tarafından kutsanmış ve toylarda seçimle yönetimin başına geçer veya yönetimden azledilirdi. Ancak Eski Türkler’ de demokrasi üstüne düşünürler, filozoflar yoktur. Demokrasi Türk devletinde bir devlet geleneğidir. Öyle ki Batı medeniyetinde demokrasi üstüne Antik Yunan’dan başlayıp 20. yüzyıla kadar önemli düşünürleri (Aristoteles, Machiavelli, Hobbes, John Locke, Montesquieu, Jean-Jasques Rousseau, Aleksis De Tocqueville, Karl Marx) olmuştur.

Sonuç

            İnsanlığın medeniyet tarihinden M.Ö 5000’li yıllara dayanan demokrasi kavramı devlet yönetiminde değişen şartlar altında geçmişten günümüze kadar önemli unsurlardan bir tanesi haline gelmiştir. Fakat demokrasi kavramı medeniyetler tarafından farklı dönemlerde aynı şekilde yorumlanmamış ve uygulanmamıştır.

Çalışma kapsamında incelenen Eski Türkler ve Batılı medeniyetlerin demokrasi kavramına yaklaşımları, ortaya çıktığı dönemler incelenmiştir. Araştırma neticesinde de Eski Türkler’ in M.Ö 4000’lü yıllarda demokratik yöntemlere göre devletlerini yönettikleri  ortaya çıkarken Batı’da M.Ö. 400. yüzyıllarda ortaya çıkışından itibaren günümüze kadar değişen ve gelişen bir ivme gösterdiği, Atina demokrasisinden müzakereci demokrasiye giden yolda çok çeşitli formlara girdiği, kadınların 19. yüzyıldan itibaren demokratik anlamda fiilen var olmaya başladığı, “Aristoteles, Machiavelli, Montesquieu, Rousseau, Hegel, Tocqueville, Karl Mark, Habermas” gibi çeşitli çağlarda demokrasi düşünürlerinin olduğu gözlemlenmiştir. Eski Türkler’ de ise demokratikleşme hareketlerine baktığımızda Hunlar’ dan Selçuklular’ a kadar Türk devletlerinde ve boylarında yönetimle ilgili kararlar devlet meclisi olan “Toy”’ larda alınıp görüşüldüğü,  bu meclisler yasama, yürütme, hakanı seçme ve kanun yaparken hakanı denetleme ve onun yetiklerini kısıtlayabildiği, hakanların eşlerinin “hatun” unvanını taşıdığı ve devlet yönetiminde söz sahibi olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda Eski Türkler’ de kölelik, imtiyazlı kişiler yoktu. Eski Türkler’ deki demokratik katılımcı ortam yerini Osmanlı devletinin kurulmasıyla birlikte monarşiye, padişahlığa terk etmiş ve Tanzimat Fermanına kadar demokratikleşme hareketleri gözlemlenmemiştir. Araştırma sonunda her iki kültür birbiriyle karşılaştırıldığında Batı’da demokrasi kavramı her açıdan antik çağlardan itibaren yükselen bir ivme kazanırken, Eksi Türkler’ de ise Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna kadar yükselişten düşüşe doğru ilerleyen bir çizgi seyrettiği görülmüştür.

 

[1]  Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Doktora Öğrencisi/Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Rektörlük Birimi Uzman/ This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 

Kaynakça

Bayram, Yılmaz (2014). John Stuart Mıll’in Demokrasi Anlayışı Üzerine Bir Değerlendirme, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, sayı 7, s. 57-68.

Danişment, İsmail Hami (1964). Garp Menba’larına Göre: Eski Türk Demokrasisi, Sucuoğlu Matbaası: İstanbul.

İşçi, Metin (1996). Eski Türklerde Devlet ve Demokrasi Anlayışı, Süleyman Demirel İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Cilt 1, Sayı 1, s.53-66.

Durmuş, İlhami (2007). Türkler ‘de Cumhuriyet Fikrinin Tarihi Temelleri ve Günümüze Yansımaları, Gazi Akademik Bakış Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, s.25-32.

Konan, Belkıs (2011). Türk Kadınının Siyasi Hakları Kazanma Süreci, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 60, Sayı 1, s.157-174.

Köksal, Şahin (2012). Eski Türklerde Merkezi İdare, Türk İdare Dergisi, s.149-164/  Erişim: 31.08.2017.

Seyitdanlıolu, Mehmet (2009). Eski Türklerde Devlet Meclisi “Toy” Üzerine Düşünceler, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 28, Sayı 45, s. 1-11.

Ağaoğulları, Mehmet Ali (2013). “Sokrates’ten Jakobenlere Batı’da Siyasal Düşünceler”, İletişim Yayınları: İstanbul.

Çam, Esat (2011). “Siyaset Bilimine Giriş”, Der Yayınları: İstanbul.

Demirkol, Kadir. (2011). Küreselleşmenin Liberal Demokrasilere Etkisi ve Yenidünya Yapısı, “Tarihi, Kültürel ve Sosyal Paradigmaları ile Siyaset”, Edit: Melten Ünal Erzen, Derin Yayınları: İstanbul, s.447-521.

Kışlalı, Ahmet Taner  (2010). “Siyasal Sistemler Siyasal Çatışma ve Uzlaşma”, 8. Baskı, İmge Kitapevi: Ankara.  

İşçi, Metin (2012), “Demokrasi ve Kuramları”, Der Yayınları: İstanbul.

Uslu, Ateş. (2014). Demokrasi, “Siyaset Bilimi Kavramlar İdeolojiler Disiplinler Arası İlişkiler”, Edit: G. Atılgan ve E.A. Aytekin, Yordam Kitap: İstanbul, s. 137-152.

Göze, Ayferi. (1986). “Siyasal Düşünceler ve Yönetimler”, Beta Basım Yayın Dağıtım:

Ankara.

Erdoğan, Mustafa. (2013). “Anayasal Demokrasi”, 10. Basım, Siyasal Kitapevi: Ankara.

 

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

83 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi