11 Nisan 2021
- Yayınlanma: Salı, 04 Ağustos 2015 00:02
- Kategori: Selahattin BAYSAL
- Gösterim: 3178
![]()
GÖKKUŞAĞI
Hani ilk bahar;
Aylardan nisandı…
Bir yağmur yağıyordu
Kovadan dökülürcesine.
Kendimizi bir kesme ağacının
Altına atmıştık
Bir yıldırım sesiyle.
Saçlarımız sırılsıklam,
Dişlerimiz trampet çalıyordu,
Biz gönülden bağlanmıştık
Bir birimize,
Göklerse ağlıyordu!..
Bir başka ritimde
Çarpıyordu yüreklerimiz.
Ellerimiz birbirine kenetlenmiş,
Birbirine çakılmıştı gözlerimiz.
Yağmurdu, gök gürültüleriydi
Bizi birbirimize bağlayan.
Boşandı ellerimiz,
Açıldı birbirine kollarımız.
Yapıştı birbirine
Bütün gücüyle
Alev alev yanan dudaklarımız.
Ne kadar kaldık öyle,
Bilmem kaç saat!
Mutluluk
Kapılarını açmıştı bize,
Bizimleydi her şey,
Bizimleydi saâdet!
Sarı, mor, mavi…
Ve yan yana duruyordu
Yeşille al!..
Al beni kollarının arasına,
Ben mutluluğa ereyim,
Sen istediğin şeye dal!
Ey gök kuşağı;
Kaçma sana geliyoruz.
O renk cümbüşlerinin arasında,
Bize de bize de yer ver diyoruz.
Ellerin olsun mor, mavi…
Ellerin olsun kırmızı.
Al bizi, ne olursun al!..
Dursun acılarımız,
Bitsin yüreklerimizdeki sızı.
El ele çıkıyoruz
O ağacın altından.
Yapraklar üzerinde
Güneşin ışınlarını seyrediyoruz.
O ışıklar kümesinden
Sıyrılarak adım adım
Sevgi denizine gidiyoruz.
Uzakta yedi renk cümbüşünden
Oluşan bir gök kuşağı,
Bir şahane kemer!
Altından geçilirse onun,
Kız oğlan, oğlan kız
Olurmuş meğer(?!)
“Haydi!” diyor
“Koşup geçelim altından”
“İstersen gel!
Sevgi denizine uzanalım,
Vazgeçelim dünya saltanatından.”
|
Şairler