NECDET HOCANIN ARDINDAN - Oğuz Adem Selçuk

 

 
 
Necdet Hoca ya da Necdet Özkaya kimdir?
 
Özellikle 12 Eylül öncesi Çukurova yöresinde Türkçülerin, Milliyetçilerin ve genel anlamda bütün öğretmenlerin yakından tanıdığı, saygı duyduğu bir öğretmendir. Dahası bir yazar ve entelektüeldir.
 
Adana’da uzun yıllar Türkçe ve Edebiyat Öğretmeni olarak görev yapmıştır. Daha sonra Ankara’da Milli Eğitim bürokratı olarak Türk Milli Eğitimine hizmette bulunmuştur.  Son görevi, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar yardımcılığı idi. Uzun süren hizmet döneminden sonra emekliye ayrıldı ve Ankara’da ikamet ediyordu.
 
Anarşinin kol gezdiği, hergün birkaç kişinin katledildiği, sokaklarında yürümenin zor olduğu Adana’nın, o yıllarda yetiştirdiği korkusuz yiğit evladı;Türkçülüğün ve Türk Milliyetçiliğinin cefakar, fedakar ve yılmaz savunucusu ve Öğretmenlerin öğretmeni Necdet Özkaya Hakka yürüdü.
 
Yağmurlu bir günde, 5 Kasım Günü Adana Asri Mezarlıkta öğrencilerinin, ülküdaşlarının, gönül dostlarının hüzünlü bakışları, yakınlarının yağmur damlalarına karışan gözyaşları ve dualarıyla sonsuzluğa uğurlandı.
 
12 Eylül 1980 öncesi anarşik ortamda 1979 yılında şehit edilen kardeşi Yavuz Özkaya’nın yanıbaşında toprağa verildi. Sağ- sol çatışmalarının yoğun yaşandığı o günlerde yolda yürüyen iki kardeşten Yavuz, bu saldırıda şehit olurken Oğuz yaralı olarak kurtuldu ama bir gözünü teröre kurban verdi.
 
Necdet Hocamızın ve kardeşi Ülkücü şehidimizin mekanları Uçmağ olsun. Yüce Tanrı’nın rahmet ve mağfireti üzerlerinden eksik olmasın.
 
Necdet Hoca, benim de öğretmenimdi. Adana İmam Hatip Okulunda orta bölümündeyken Yurttaşlık Bilgisi dersimize girerdi. Liseye geçtiğimizde de 6. Sınıfta Edebiyat öğretmenimiz olarak bizlere çok şeyler kazandırdı. Ama notu kıttı. Sınıfta en yüksek notu ben alırdım ve aldığım not 10 üzerinden 6 olurdu.
 
Necdet Hoca, suyu sert verilmiş bir çeliğe benzerdi. Öğrenciliğim esnasında pek güldüğünü görmedim. Hep ciddi, hep düşünceli bir yüz ifadesi vardı. Bisikletiyle gelirdi okula ve bisikleti park yerinde kilitleyip bahçeden binaya doğru yürüdüğünde heybetinden titrerdik adeta. Yürüyüşü kocamandı. Yürüyüşünü tanımlayacak başka ifade bulamıyorum, o nedenle “yürüyüşü kocamandı” diyorum.
 
Türklüğe ve Türkçeye dair ne öğrenmişsem, en azından yüzde seksenini Necdet Özkaya Hocamdan öğrenmişimdir. Kompozisyon yazmayı ders olarak değil, hayatın bir gereği olarak bizlere anlatırdı. En çok da kitap okumayı tavsiye ederdi. Adsız Hocanın Bozkurtlar ve Bozkurtların Ölümü adlı romanlarını, Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun, Bekir Büyükarkın’ın, Oğuz Özdeş’in tarihi romanlarını Hocanın tavsiyesiyle okuduğumu hatırlıyorum.
 
Eskiistasyon semtindeki Türkçüler Derneğinde Cumartesi günleri seminerler verirdi Milliyetçi öğretmenlerimiz. Bugün o günleri düşündüğümde Necdet Özkaya, Hayrullah Güven ve Ayhan Aksu Hocalarımız geliyor aklıma. Necdet ve Ayhan Hocalarımızı sonsuzluğa uğurladık. Yüce Tanrı, Hayrullah Güven Hocamıza sağlıklı ve uzun ömürler versin. Mutlaka başka öğretmenler de o mekânda seminerler verdiler ama ben bu üç öğretmenimizi hatırlıyorum. Her Cumartesi günü öğleden sonraları giderdik derneğe. Çünkü o zamanlar Cumartesi günü öğleye kadar okullarda ders işlenirdi.
 
Ayrıca öğretmen arkadaşları ile birlikte bir dergi yayınlarlardı. Aylık olan derginin adı HAYKIR idi. Arşivimde bu derginin bir sayısı var ama bakmak istedim, bulamadım. Necdet Hoca, dergideki yazılarını “N. Vanizade” müstear adıyla yayınlardı. Şiir de yazar mıydı, hatırlamıyorum.
 
Bu kırık-dökük, biraz da hatıralara yaslanan bu yazıyı okuyan arkadaşlarının, öğrencilerinin gözlerinin önünden Necdet Hoca ile olan hatıralarının puslu bir film şeridi gibi geçeceğini tahmin ediyorum. Ben, yazarken buna benzer birçok duygu ve düşünceyi bir anda yaşadım.
 
Son durağı Uçmağ olsun. Işıklar içinde uyusun.

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

247 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi