Necati Özkaya
- Yayınlanma: Salı, 14 Temmuz 2015 15:24
- Kategori: Necati Özkaya
- Gösterim: 3693
SESSİZ ÇIĞLIK
Necati ÖZKAYA
Hocam Necdet Özkaya' nın başlatmış olduğu memleketin pür melalini anlatan yazı dizisini büyük bir dikkatle okudum. Bir Ülkücü Aydın olarak, yüzyıl önce bırakıp geldiğimiz bizim ellerin ıztırabını, hicranını ve hasretini bir kez daha gönlümce yaşadım. Ve bugün gerek sınırlarımız içinde, gerekse sınırlarımız dışında yaşayan Türklerin nasıl bir oyun içinde kaldıklarını düşündüm.
İçinde bulunduğumuz bu olumsuzluklar karşısında Türk Milletinin yegane umudu olan Milliyetçi Hareket Partisinin nasıl bir çözüm üreteceği, dertlere nasıl çare olacağı beklenirken, MHP ihraçlarla, parti içi çatışmalarla ön plana çıktı. Aslında çok geç kalınmış bir hesaplaşmanın adımları ortaya çıkmaya başladı. Bu hesaplaşma 12 Eylül 1980 sonrası yapılmalıydı. Ama, sağlıksız bir demokrasiye geçilmesi, başta Başbuğ Türkeş ve diğer yöneticilerin hapiste olması ve dışarıda kalan mensuplarının bir kısmının tıpkı bugün olduğu gibi diğer partilerde siyasi ikbal peşinde koşmaları sonunda, sistem ve metot üzerinde bir hesaplaşma yapılamadı. Merhum Türkeş sonrası yapılan olaylı kongre ile de Devlet Bahçeli ' nin Genel Başkan olması da böyle bir hesaplaşma dönemi başlayamadı. Büyük umutlarla işbaşına gelen Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP ilk seçimde başarılı olunca da, büyük hesaplaşma ileri bir tarihe bırakıldı. Başarılı olmanın bile ciddi bir tahlili yapılmadı. İktidar ortaklığı ile birlikte başlayan "öz evlatlarını" yeme politikası her geçen gün artarak devam etti.
7 Haziran seçimleri sonucu beklenen başarının gelmemesi ile birlikte başlayan "Sessiz Çığlıklar" bendini aşan bir sel haline gelmeye başladı. Özellikle seçim sonrası lider ve çevresinin tutarsız politikalar izlemesi, başarısız olduğunu ima eden, yazan çizen her Ülkücüyü hain ilan eden ve ihraç müessesini işleten bir tutum içine girmesi de bu hesaplaşma zamanının geldiğinin işaretleridir.
Seçim sonrası çizilen siyasi haritanın " bin yıllık kardeşliğin" için boş bir laftan ibaret olduğu görülmüştür. Bu konuda yapılacak çalışmaları Hocam Necdet Özkaya' nın seri yazısı manifesto olarak alınıp, bilimsel bir inceleme yapılmalıdır.
Anadolu' nun siyasi haritası değiştiği gibi, idari şekilde değiştirilmiş, demokratikleşme adına bölge terör örgütüne neredeyse teslim edilmiştir. Burada iktidardaki AKP kadar, ÇHP ve bölgeye gitmemeyi bir politika haline getiren bizim partimiz MHP' de suçludur. Bölge tamamen PKK ' nın inisiyatifinde ki HDP ' ye terk edilmiştir. Burada yiğitçe görev yapan teşkilat mensuplarının kusuru var mı yok mu bilmiyorum. Seçim sırasında o illerdeki arkadaşlarımız, genel merkezin kendilerini terk ettiklerinden şikayetçilerdi.
Diğer bölgelerimizde de beklenen başarının çok altında netice alınması, genel merkez ve bazı yerel yöneticiler tarafından başarı gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Bugün yurdun her köşesinde lider ve genel merkez eleştirilmekte olup, başarısızlığın sebebi olarak gösterilmektedir. Başarılı veya başarısız olmanın nedenleri araştırılması gerekirken, genel merkez ihraç etme veya yönetimleri fesih etme yolunu seçmişlerdir. İşte bu durum karşısında sessiz çığlıklar, haykırmaya dönmüş ve "Yol Ayrımına" doğru rüzgarlar esmeye başlamıştır.
Tıpkı Necip Fazıl' ın şiirinde olduğu gibi:
“Durun kalabalıklar , bu cadde çıkmaz sokak.
Haykırsam kollarımı bıçak gibi açarak.
Durun durun bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor kendi gök kubbemizden."
Evet . Sevgili Ülküdaşlarım , kendi gökkubbemiz olan MHP ' ye sahip olmanın zamanı gelmiştir. Anadolu'nun her yerinde başlayan sessiz çığlıklara ses olmak için , görev başına hepinizi davet ediyorum.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !
NE MUTLU ÜLKüCÜ OLANA !..