NECDET ÖZEL YALAN MI SÖYLEDİ?..

NECDET ÖZEL YALAN MI SÖYLEDİ?..

Müyesser YILDIZ

Önceki gün Cumhuriyet'te Alican Uludağ'ın,“Erdoğan'dan Hulusi Akar'a FETÖ suçlaması” başlıklı dikkat çekici haberi vardı. Haberin konusu da Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açtığı dava için gönderdiği dilekçede anlattıklarıydı.

Olayı özetlersek;

Kılıçdaroğlu, 27 Mart'taki grup toplantısında,“FETÖ'nün 1 numaralı siyasi ayağı Cumhurbaşkanı koltuğunu işgâl eden zattır. Versin mahkemeye, ispat edeceğim” deyince Erdoğan, 250 bin liralık tazminat davası açtı.

Bunun üzerine Kılıçdaroğlu'nun Avukatı Celal Çelik, davanın görüldüğü Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği 84 sayfalık dilekçede,“delillerini” sunup, eski Genelkurmay Başkanları İlker Başbuğ ve Işık Koşaner ile dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner dahil 8 kişinin tanık olarak dinlenmesini istedi. Dilekçede, özellikle “FETÖ’nün devletin en kritik konumlarına yerleşmesine en fazla Erdoğan'ın katkı verdiği” öne sürülürken, 15 Temmuz kalkışmasına katılan hemen hemen tüm FETÖ’cü generallerin general olmasını YAŞ toplantılarında Erdoğan’ın sağladığı, terfi ve atama kararlarında imzası bulunduğu vurgulandı.

İşte bunun üzerine Erdoğan'ın Avukatı Hüseyin Aydın da Kılıçdaroğlu'nun iddialarına 85 sayfalık bir dilekçeyle cevap verdi.

Dilekçede, YAŞ toplantılarında FETÖ’cü subayların terfi ettirilmesi konusunda Erdoğan’ın sorumluluğu olmadığı savunulurken, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar Genelkurmay Başkanlığı yapan Hulusi Akar’ın arasında bulunduğu komutanlar ile diğer asker kökenli YAŞ üyeleri şöyle suçlandı:

Davalının Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat, hak eden subayların terfisini engellemek ve FETÖ’cü sözde subayları terfi ettirmek suretiyle general yaptığına ve FETÖ’ye destek olduğuna ilişkin Yüksek Askeri Şura’nın 15 Temmuz’a giden süreç içerisindeki toplantı ve karar usulleri dikkate alındığında gülünç kalmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın, ülkenin Başbakanı sıfatı ile Yüksek Askeri Şura’ya katıldığı ve başkanlık yaptığı dönemlerde yani 15 Temmuz’dan sonra yapılan değişikliklerden önce, YAŞ üyeleri; Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Kuvvet Komutanları, Ordu Komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutanı ile Silahlı Kuvvetler kadrolarında bulunan orgeneral ve oramirallerden oluşmaktaydı. Toplantılar, Başbakan’ın başkanlığında, yok ise Genelkurmay Başkanı başkanlığında ve Şura üyelerinin katılımı ile yapılır, Şura'da kararlar toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile alınırdı. Eğer oylamada eşit oy çıkarsa, o sırada başkanlık yapan kişinin (Başbakan ya da Genelkurmay Başkanı) oy verdiği tarafın oyu geçerli olmaktaydı. Bununla birlikte, yine değişiklikten önceki 1612 sayılı kanunun 6. maddesine göre; ‘Genelkurmay İkinci Başkanı aynı zamanda Yüksek Askeri Şura’nın Genel sekreteridir’ ve Şura toplantısında bir üst rütbeye terfi edecek general, amiral ve albaylar ile emekliliğe sevk edilecek ve görev süresi uzatılacakların işlemlerine yönelik tüm hazırlık faaliyetleri ilgili mevzuata uygun olarak Şura Genel Sekreteri tarafından yürütülmekteydi. Açıklananlardan da anlaşılacağı üzere, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde Yüksek Askeri Şura’da yalnızca bir oy hakkı bulunmaktaydı. Davalının Sayın Cumhurbaşkanımızın kararları bizzat tek başına alarak, atamalara keyfiyetle karar verdiği iddiasının, sadece yukarıda açıklanmış olan Şura'nın toplantı ve karar usulleri dikkate alındığında dahi gerçek dışı olduğu ortadadır. Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın iki kişi olarak sivil azınlıkta olduğu ve teknik hazırlığın da Genel Sekreter unvanı ile asker kesim tarafından yapıldığı Yüksek Askeri Şuralara ilişkin davalının söz konusu iddiası, görünen ve mevcut gerçekliğin tam zıttı niteliğindedir.”

-Necdet Özel’in 2 Yıl Önce Anlattıkları-

Erdoğan adına gönderilen bu dilekçeden, özetle şunları anlıyoruz:

YAŞ hazırlıklarını tümüyle Genelkurmay 2. Başkanı yürütür... Siyasi iradenin YAŞ öncesinde bu çalışmalardan haberi olmaz... Başbakan, listeyi YAŞ toplantısında görür ve sadece oy kullanır... Haliyle de terfi, uzatma veya emeklilik kararlarında herhangi bir etkisi söz konusu değil...

Acaba böyle mi?

Evvela dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden 1 ay sonra Hürriyet'te yayınlanan Fikret Bila imzalı röportajını hatırlatalım.

2011-2015 arasında TSK'daki cemaatçi örgütlenmeye göz yummakla eleştirilen Özel, önce şu bilgileri verdi:

TSK personeli hakkında gelen ihbar ve iddiaların kaydedildiği bir İstihbarat Ceridesi var. Bu Ceride’de gelen ihbar ve bu ihbarla ilgili ne yapıldığı tek tek kaydedilmiş durumda. Bu kayıtlara göre TSK 1984 yılından beri haklarında Fetullahçı diye ihbar gelen tüm askeri personeli incelemiş görünüyor. Bu durum hakkında Milli Güvenlik Kurulu bilgilendirilmiş. 1984-2009 arasında 1.758 subay-astsubay hakkında ihbar yapılmış. Bunların 1.721’i incelenmiş. Gelen raporlara göre işlem yapılmış. Bu dönemde toplam 1.541 personel ihraç edilmiş, bunlardan 400’ünün ihraç nedeni Fetullahçı olmaları. 2011-2014 döneminde toplam 1.483 askeri personel çeşitli nedenlerle ihraç edilmiş, çoğunluğunun gerekçesi disiplin suçları.”

Genelkurmay Çatı Davası iddianamesinin eklerinde, bu cerideleri gördük. Evet, gelen tüm ihbarlar kaydedilmiş. Ancak ceridelerden hemen hiçbir şey yapılmadığı da anlaşılıyor.

Zaten dikkat edilirse; Özel, kendi döneminden değil, 1984-2009 arasındaki “Fetullahçılık” ihraçlardan söz ediyor. Kendi dönemindeki ihraçların sebebinin ise “Disiplinsizlik” olduğunu kaydediyor.

Özel'in röportajına dönersek; Terfi sisteminin işleyişi hakkında da özetle şunları anlattı:

Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) faaliyetleri 8-9 ay süren bir faaliyettir. Hazırlıklar her yılın Ocak ayında başlar. Genelkurmay İkinci Başkanlığı general ve amirallere anket formları gönderir. Albaylara da kendi devreleri için anket formları gönderilir. Onlar devre arkadaşları için general ve amiral olmalarını düşündükleri bir liste yaparlar. Sonra anket sonuçları Genelkurmay’a gelir. Sonra ikinci anket yapılır. Ben bu süreçlere hiç müdahil olmadım, listeler önüme gelinceye kadar müdahale etmedim. Anketler geldikten sonra orgeneral ve oramirallere tekrar gönderilir. Onlardan gelen sonuçlar Genelkurmay’a ulaşınca, bu kez ayrı ayrı kuvvet komutanlarına kendi kuvvetlerindeki liste gönderilir, tekrar görüşleri alınır. Bütün bu aşamalardan sonra terfi listesi YAŞ’tan önce oluşur. Bu kez ben bu listeleri alıp, Başbakan’a giderim. Başbakan da listeye bakar, gerek görürse değişiklikler yapar. Ondan sonra da onay verir. Ben onay verilmiş listeyle YAŞ toplantısına giderim. Yani kararlar anlattığım prosedür sonunda ortak alınan kararlardır. Darbe girişimine katılan FETÖ’cü oldukları anlaşılanların terfileri de bu prosedürle yapılmıştır.”

Özel röportajında, şöyle somut bir detay da aktarılıyordu:

2105 yılı YAŞ hazırlıkları devam ediyordu. Genelkurmay’da daha önce özetlediğimiz prosedür sonucu terfi listesi hazırlanmıştı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’ydu. Necdet Paşa daha önceki yıllarda yaptığı gibi listeyi alıp, Başbakan Davutoğlu’na gitti. Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bir liste üzerinde çalışmışlardı. İki liste karşılaştırıldı, çelişkiler vardı, bazı isimler tutmuyordu. Özel Paşa farklılığın nedenini sordu, ancak Başbakan açıklama yapmadı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmeyi kararlaştırdılar. Özel Paşa’nın önerisiyle, toplantıya Genelkurmay Başkanlığı görevini devralacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar Paşa da katıldı. Erdoğan, Davutoğlu, Özel ve Akar toplantı yaptılar. O sırada Kuvvet Komutanları da dışarıda hazır bekliyorlardı. Kendi kuvvetleri konu olduğunda onlar da Özel Paşa’nın önerisiyle içeri girip görüşlerini aktardılar. Sonuçta terfi listesine bu dörtlü toplantıda son şekli verildi. Liste YAŞ’tan geçti ve onaylandı.”

Özel, bu toplantıyı şu görüşü ile doğruluyordu:

“Necdet Özel siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi veya konuyu YAŞ gündemine almamıştır.”

-Belgeleri Var-

Özel'in bu iddialı açıklamalarının üzerinden yaklaşık 2 yıl geçti.

Herhalde unutuldu ki, Erdoğan adına mahkemeye gönderilen o dilekçede, “YAŞ kararlarına hiç müdahil olmadı” mesajı verilip, sadece Hulusi Akar değil Necdet Özel de suçlandı.

Özel, gerçekleri söylemiyor olabilir mi?

Mümkündür. Ancak belgeler O'nu doğruluyor.

Yine Genelkurmay Çatı Davası İddianamesinin ek klösürlerine müracaat edelim. “Bu klasörlerde yok yok” dedik ya, 2013 YAŞ çalışmalarının gün gün trafiği de var.

Özel'in anlattığı gibi, anket sonuçlar gelmiş. Buna göre terfi, uzatma veya emeklilik listeleri hazırlanmış. Listeler üzerinde önce Genelkurmay 2. Başkanı ile Personel Başkanı çalışmış. Bunlar Genelkurmay Başkanına arz edilmiş. O da gerekli düzenlemeleri yapmış. Listeler gidip, gelmiş vs.

Özel en son düzeltmeyi 31 Temmuz 2013'te yapmış.

Yapmış, ama altına el yazısıyla şu not düşülmüş:

“Sn. Genkur Bşk'nın yaptığı düzeltmedir. Genkur. Bşk'nın Başbakan ile görüşmesi sonucunda yapılan değişiklikler. Görüşme 30'unda oldu.”

Görüldüğü üzere listeler YAŞ toplantısından önce dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulmuş ve son şekli böyle verilmiş.

Ek klasörlerde, 15 Temmuz öncesinde yapılan 2016 YAŞ çalışmalarına ilişkin belgeler de var.

Malûm, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Erdoğan ise Cumhurbaşkanı. Yani artık YAŞ'ın başı o değil Başbakan Binali Yıldırım.

“2016'da değerlendirmeye alınacak generaller”başlıklı listeye üç sütun konmuş.

Sütunların biri “MİT”, diğeri “İhbar” başlığını taşıyor. Üçüncüsünde de “CB” yazıyor.

Eğer buradaki “CB”den kasıt, Cumhurbaşkanlığı ise Erdoğan'ın yine listelere müdahil olduğu sonucu çıkıyor.

Peki “CB” ne istemiş?

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan 7, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan 2, Jandarma Genel Komutanlığı'ndan da 1 ismin emekli edilmesini.

Sonuç; “FETÖ'cüler” terfi ettirilirken, herkes oradaymış!..

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

122 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi