Mehmet Ali Kalkan
TÜRKÜLER TÜRK'Ü SÖYLER
- Yayınlanma: Salı, 04 Mayıs 2021 13:59
- Kategori: M.Ali Kalkan
- Gösterim: 490
Nagihan Alçı da İbrahim Kalın ve Erkan Oğur arasındaki türkü konusuna dahil olmuş ve bir yazı yazmış, başlığı şu; "Türküler hala ‘Halk Müziği’ midir? Aradığınız o ‘halk’a şu an ulaşılamıyor"
"Daha açık koşalım" diye devam etmiş;
"Daha açık konuşalım… Bir zamanlar gerçekten halk müziği olan yani Türkiye toplumunun yüzde 90 köylerde yaşadığı dönemlerde hakikaten halk müziği olan türküler 2021 senesinin %90 şehirlerde yaşayan Türkiyesi’nde hala halk müziği midir?"
Bu mantığa göre köylerde duran insanlar halk müziği sever, şehirdekiler sevmez. Halk, köydekilere denir.
Demek ki benim gibi şehirde doğan, şehirde yaşayan insan türküleri seviyorsa imalât hatası. Halktan biri de değil.
Adamın biri pireyi eline almış, "zıpla" demiş, zıplamış. Bir, iki ayağını koparmış pirenin, "zıpla" demiş zar zor zıplamış. Ayaklarının tamamını koparmış, "zıpla" demiş, zıplayamamış pire. Adam da şu hükme varmış; "Demek ki ayakları kopan pirenin kulakları duymuyor."
Nagihan Alçı'nın mantığı bu.
Devam etmiş;
"Bir zamanların meşhur ve popüler türküsü “Aman Mor Koyun meler gelir” hakikaten o dönemin Türkiye halkına hitap ediyordu.
Büyük dedelerimizin ve ninelerimizin Türkiyesi’nde koyunlarla iç içe yaşamış ve mor koyunların me’lemelerine vakıf insanlar çoktu."
Sanki o koyunlar ve onların me'lemelerine vakıf insan şimdi yok.
Nagihan Alçı entel bir insan olduğunu göstermek ve çok bilgili olduğunu ihsas etmek için yazısının aralarına "country müzik, blues, gospel, gregoryen, anokratik, thou, sone, vintage, aksimoron" gibi kelimeli de ilâve etmiş. Bir ara aşı konusunda da konuşmuştu yanlış hatırlamıyorsam.
Yazıda bir paragraf şöyle;
"Herkese sormak istiyorum… 2021’de türkü bestelemek daktilo ya da teyp fabrikası kurmak gibi bir girişim değil midir? Elbette isteyen yapsın ama benim bu benzetmem de yanlış mı?"
Yanlış efendim. Türküyü bir insan içinden geldiği gibi besteler, kimse müdahale etmez. Ama daktilo kim tuşuna basıyorsa onu yazar. Teyp de okunanı tekrarlar.
Yunus Emre'nin dergâha getirdiği düz odunlarla, boru da düz diye ikisini kıyaslayabilir miyiz?
Ya da Rasim de Ozan, Arif de ozan dersek Ozan Arif'e, ozanlara ayıp etmiş olmaz mıyız? Lağım suyu ile pınar suyu kadar fark yok mudur aralarında?
Bir çok tenkit edilecek yer var da, şu ifadesini de yazayım;
"Biliyorum bana kızan çok olacak ama bir yazar mesuliyetiyle söylemek zorundayım ki türküler ya da bir müzik formu olarak türkü artık bu halkın güncel müziği değildir."
Türkü bu halkın müziğidir efendim. Karacaoğlan, Emrah, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Nesimi, Sümmani, Aşık Veysel ve bir çok aşık, yakılan türküler eskiden vardı, şimdi de var, yarın da olacaktır. Türküler bu milletin hücrelerine işlemiştir.
Biz çocuklarımızı "bizi ele, güne mahçup etme" diye büyütürüz. "El" yani devlet, "kün" yani millet. Binlerce yıl ötelerinden, binlerce yıl ötelerine gidecek sözlerimizdir bunlar.
Şimdi ata da binen yok ama biz bebeklerimizi hâlâ "tay tay" durdurur ve "attâ'ya" götürürüz. Türk Milleti öyle ha deyince olunmuyor.
Bence Nagihan Alçı gibi insanların işi Türk Milleti ile, onun değerleriyle, diniyle, diliyle, türküleriyle, şarkılarıyla, töresiyle, kısaca bizi biz yapan değerlerimizle uğraşmak, onlara "tü kaka" demek.
O tipler Türk'ün değerlerinin üzerine Alçı dökmeye de kalksalar -köklü ağaçlarımız zaten var da- bizim filizlerimiz her toprak gördüğü yerden çıkar. Kervan yürümeye devam eder.
Dün akşam üzeri şehirlerarası yolda giderken baktım önümde giden bir TIR'ın arkasında kocaman bir Neşet Ertaş fotoğrafı, elinde sazı ve şöyle bir ibare "Cahildim Dünyanın Rengine Kandım."
Uzun İnce Bir Yolda türkü türkü giden bir TIRve üzerinde Neşet Ertaş. Biraz önce de TRT Türkü Radyo'da Adile Hanım söylüyordu Kul Himmet Üstadım'dan. "Bir Dost Bulamadım Gün Akşam Oldu."
Kul Himmet Üstadım, Aşık Veysel, Neşet Ertaş gibi güzel insanlar yol boyunca gideceklerdi, ta ki "Yolun Sonu Görünüyor" diyene kadar. Nevzat Kösoğlu Ağabey'in deyimiyle "Biz bu türküleri sokakta bulmamıştık."
El ne derse desin, bizim hamurumuzla yoğrulmayanlar ne yazarsa yazsın, bizim yanımız, yöremiz, kıblemiz bellidir efendim.
Herkesin Taraf'ı kendine...
Biz türkü dinleyelim efendim. Adile Kurt Karatepe Hanım'ın dünkü programını ve Neşet Ertaş söylesin Cahildim Dünyanın Rengine Kandım türküsünü...