TWİTTER’DAN CEVAP YETİŞTİRECEĞİNİZE İNCİRLİK’İ KAPATIN
- Yayınlanma: Salı, 15 Ocak 2019 15:01
- Kategori: Müyesser YILDIZ
- Gösterim: 1307
Twitter’dan cevap yetiştireceğinize İncirlik’i kapatın
Müyesser YILDIZ
Erdoğan iki gün önce partisinin Kocaeli Belediye Başkan adaylarını tanıtım toplantısında, şunları söyledi:
“Geçmişte Türkiye’yi çok basit siyaset ve ekonomi oyunlarıyla istedikleri gibi yönlendirenler, artık bunu yapamadıklarını gördükleri için gelip, bizimle anlaşma yollarını arıyor. Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye eski Türkiye olsaydı, bugün Suriye’de terör koridoru kurulmuştu. Irak, param parça edilmişti… Ülkemizin öncülük ettiği bu süreçten rahatsız olanlar her gün yeni oyunlarla, yeni bahanelerle, yeni argümanlarla, yeni tuzaklarla karşımıza çıkıyorlar. Biz önümüze getirilen konuların ardındaki gerçekleri bildiğimiz için, siyasetin ve diplomasinin gereklerini yerine getirmekle birlikte kendi yolumuzda ilerlemeyi sürdürüyoruz.”
Ahh kardeşlerim, “Eski Türkiye”de gerçekten öyle şeyler oldu, öyle yanlışlar yapıldı ki, bilemezsiniz!
Erdoğan’ın, “Terör koridoru” dediği, gerçekte emperyalizmin Sevr’den beri hayalini kurduğu “Büyük İsrail Projesi”dir ve bakın neler oldu.
Projenin Türkiye ayağından başlayalım.
Ülkemizi yönetenler önce, “Terör örgütüyle biraraya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçak iftirada bulunanlar bunun hesabını her yerde verecekler” dedi. Daha sonra, “Biz görüşmedik, devlet görüştü” açıklamasını yaptı.
Sadece İmralı’da değil, Kandil’den giden teröristlerle de Oslo’da masaya oturuldu. Devletin temsilcisi, teröristbaşını öyle övdü ki, inanamazsınız… “Transforme edici gücü var… Ülkeye ve bölgeye yönelik vizyonu Başbakanla yüzde 90-95 örtüşüyor” gibi…
Bitmedi; teröristler, ülkenin her tarafında olduklarını yüzüne karşı anlatırken, devlet temsilcisi, “Biliyoruz, bu arada metropolleri de patlayıcıyla doldurdunuz”karşılığını verdi.
Teröristbaşının talimatıyla ülkeye dönen teröristlerin ayağına devletin hakim ve savcıları gönderilip, sınırda çadır mahkemesi kuruldu.
Yetmedi, terör örgütüyle görüşmelere milleti ikna edebilmek için “Aydınlar, gazeteciler, işadamlarından” timler oluşturuldu.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olan teröristbaşının mesajlarının Diyarbakır meydanına okunmasına izin verildi, istediği yasalar bir gecede çıkarıldı… Hapiste yalnızlıktan canı sıkıldığı için ismen talep ettiği teröristler yanına gönderildi… Kandil ve Suriye’deki teröristlerine talimatlarının düzenli ulaşması sağlandı…
En nihayetinde ülkemizi yönetenler, “Sayın Öcalan denmesini, posterinin ve PKK bayrağının taşınmasını serbest bıraktık. Eyaletler ve demokratik özerklik olmalı demek suç değil, bunu da biz sağladık” diye övündü!
Irak paramparça olmadı mı?
100 yıllık projenin diğer ayağı Irak’a geçelim.
ABD’nin Irak’ı işgâline Türkiye’nin de katılmasını öngören tezkere Meclis’te kabul edilmeyince, Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirildi. Yöneticilerimiz,“Ne notası veriyorsun? Müzik notası mı?” diyerek, ABD’ye nota bile vermedi.
Dahası, bölgede yaşananlar “tezkerenin reddine” bağlandı ve Irak’ı işgâl eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dualar edildi.