Anasayfa

Dr. Halil Atılgan’nın “BU GÖZLER NELER GÖRDÜ, NELER GÖRDÜ BU GÖZLER” isimli belgesel romanını hafta içinde okudum.

Roman Halil Atılgan’ın doğduğu Adana’nın Karaisalı ilçesine bağlı İncirgediği Köyü’nden başlayarak zamanımıza doğru debisi yüksek bir nehir gibi çağlayarak akıyor. Bir sanatçı hassasiyeti ile ilmik ilmik dokuduğu kendi hayat hikayesini belgesel romanın dar kalıpları içersinde bizlere sunuyor.

1946 Yılında doğan sanatçımız o yılların yoksulluğunu “Yek ekmeğe muhtaç olduğumuz dönem” diye tarif ediyor. Dedesinin de babası gibi ağaların tutması olduğunu. El kapılarında büyüdüklerini çektikleri açlık ve sıkıntıları anlatırken iç acıtıcı tablolar çiziyor.

Hele bir anısı var ki Murt-Mersin-Hambeles (1) başlığı altında yazmış. Çocukluk yıllarında doya doya yiyemediği murtun maaşlandıktan sonra köyünün çocuklarına dağıtmak üzere seyyar satıcıdan bütün murtları satın aldığını hikaye eder. Belki de yaşıtlarının sahip oldukları her şeyden mahrum büyümüş olmanın içinde nasıl tarifi imkansız bir fırtına koparttığını, bugünkü başarısının temelinde bu hissin olacağını hiç düşünmüş müdür bilemiyorum?

Halil Hoca’nın hayatında bir de koruyucu meleği var. Adeta her şeyini ona borçlu olduğunu minnet ve şükran duygusunu kitapta defalarca dile getirir. Bu şahıs dayısı Ahmet Uçardır. Sadece kendisi değil tüm ailesiyle birlikte Atılgan ailesine kol kanat gerer.

İlkokulu İncirgediği’ nde bitiren Halil Atılgan, Ortaokula Adana’da başlar ancak devam etmeyerek Düziçi İlköğretmen Okuluna kaydını yaptırır. Bu süreçte Dayısı hep yanındadır ve kılavuzudur. Halil’e  yüksek okula devam etmesi için telkinlerde bulunmaktadır.

Dayısının kendisine hediye ettiği bağlamayı da artık rahatlıkla çalıp söylemeye başlamıştır. Bu özelliği öğretmen ve öğrenciler nezdinde itibarını artırmış müzikhane sorumlusu olarak görevlendirilmişti.

Derken bir gün yazarın ifadesiyle  “Adana kız Öğretmen Okulu  üç otobüs dolusu kızla bizim okula  geldi.  Bizim okuldaki öğrencilerde ilk defa bu kadar kızı bir arada görmenin mutluluğu var.Koyun kuzuya karıştı. Cinselliğe aç gözler yiyecek gibi bakıyor.  Bir kızla nasıl konuşulur,  nasıl arkadaş olunur,  neler söylenir hiç kimse bilmiyor.”

O gelenler arasında Ceren adlı kızın söylediği  “Mavi  Yelek Mor Düğme” adlı türkü ve sesin güzelliği yazarı yıldırım çarpmışa döndürmüştür.

 Anlatır “ Yüreğim kabar kabar dizlerimin bağı çözüldü duygularım göklerde “kendine mukayyet ol halil” dedim. ama Deli Gönül Abdal olmuş geziyor Halil kim dinler .Tüm bildiğim aşk şiirleri Sanki onun için yazılmış Aşık Garip Kerem ile Aslı pervane gibi dönüyor. “Döne döne teneşirin üstünde / yunmayınca gönül yardan ayrılmaz”   diyen Karacaoğlan sazını benim için çalıyor. Göktemiyim yerdemiyim diyerek gözümü açıp kapattım…..”  “Okulun müzik hanesinde yüreğime düşen ataş pembe kağıtlara yazılan dizelerde devam etti.”

Ceren ile Halil çok yoğun bir aşk yaşarlar. Çok sevdiği varlığını kendisine borçlu olduğunu Dayısını bile Ceren’nin aşkı yüzünden kırmıştır. Bu aşkı size detaylı anlatmayacağım. Çile kaygı ve korkularla örülü bu destansı aşkı ancak kitabı okurken tadına varabilirsiniz.

Halil Atılgan’nın akıcı üslubunda şüphesiz halkbilimci oluşunun etkileri yoğun bir şekilde görülmektedir. Özellikle kullandığı atasözü ve deyimlerinin Adana’ya mahsus kelime ve şivelerin yerli yerinde kullanılması romana ayrı bir hava katmaktadır.

Hadiselerin geçtiği yerler Adana’nın mahalleleri, ilçe ve köyleri. Adanalı okuyucuların bildikleri ancak yarım asırdan fazla bir zaman diliminde değişen yer atlarıyla beraber imkansızlıkların, yoksullukların yaşandığı bir Adana ile tanışacaklar. Sarı sıcakların hakim olduğu yazları, bitmez tükenmez yağmurları,  hiç güneş açmayacak gibi sürüp giden kışları, umutları,umutsuzlukları, aşkları, kaygıları, korkuları yazarımızla birlikte soluyacaklar. Ve birden kendilerini Kastamonu ilinin Azdavay ilçesinin Çengel köyünde bulacaklar. İstanbul’da sanat camiasıyla tanışacak ve Antakya’da  Otel Güney’de açan Gül’ün renginin ve kokusunu merak edecekler.

Tabi ki 1970 li yılların siyasal atmosferini, sağcı-solcu çatışmalarını, terörün kol gezdiği kurtarılmış bölgeleri, işgalleri, boykotları, grev ve lokavtları, her gün birkaç kişinin sokak ortasında yok edildiği o günlerden yazarımızda nasibini almaktadır. İstanbul’u terk edişinin sebebi can korkusudur. Gazi ceket ve İsmet Usta(2) adlı makalesinde bu konuyu işler.

Evet bu eser es geçilmemeli muhakkak okunmalıdır. Saygılarımla.

Oğuz ÖZKAYA

 

Romandan bir bölüm.

1973 Yılı milletvekili genel seçiminde öğretmen olarak görev yaptığı Balcalı köyünde

sandık başkanı olan yazardan bir seçim hikayesi buradan okuyabilirsiniz:

BASACAKSIN MÜHÜRÜ DEMİRGIRATA

 

(1) Bu makaleyi buradan okuyabilirsiniz: Murt-Mersin-Hambeles

(2) Bu makaleyi buradan okuyabilirsiniz: Gazi ceket ve İsmet Usta

 

BU GÖZLER NELER GÖRDÜ NELER GÖRDÜ BU GÖZLER

BELGESEL/ROMAN 1.CİLT

Dr. Halil Atılgan

ISBN: 978-975-01717-1-10

Baskı Sayısı:1. Baskı 2017

Dil:TÜRKÇE

Sayfa Sayısı:476

Cilt Tipi: Karton Kapak

Kağıt Cinsi:Kitap Kağıdı

Boyut:13.5 x 21 cm

 

BU KİTABI YAZARINDAN TEMİN EDEBİLİRSİNİZ.

HALİL ATILGAN

e-posta :   This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Telefon :   0538 226 387

 
 

You have no rights to post comments

******KİTAPLIĞIMIZA GELENLER******

ÜLKÜ OLCAY YAZDI
Ummana Dökülmeyi Bekleyen Aşk Yağmuru”
AHMET BİCAN ERCİLASUN
Dilin, düşüncenin, kitabın önünde hiçbir engel duramıyor. Ne virüs, ne salgın, ne rejim, ne de zulüm.
Hasan Kallimci
Beni ağlatan da “Aliş’imin Kaşları Kare” . Başlığına bakarak, türkünün malûm hikâyesini okuyacağınızı zannetmeyin.
GÜLSÜM KARACA YAZDI
Küllenmiş fikirleri bir kıvılcımla yeniden yakmak
GÜLSÜM KARACA YAZDI
Ve her şair biraz deliydi. Ve iyi ki Tanrı Delileri Yarattı’
BİR TÜRKÜNÜN HİKAYESİ
Nem Alacak Felek Benim Dr.Halil ATILGAN
HALİL ATILGAN YAZDI
TUTSAK KALEMLER M. Hayati ÖZKAYA DR. HALİL ATILGAN’IN UZUN SOLUKLU ÇALIŞMASI: BODRUM HÂKİMİ Muhsin DURUCAN “Bodrumlular erken biçer ekini Feleğe kurban mı gittin Bodrum Hâkimi. Nasıl astın Mefharet Hanım ipe de kendini Altın makasDevamını oku...
GÜLSÜM KARACA YAZDI
SAFAHAT MEHMET AKİF ERSOY Gülsüm KARACA yazdı... Yazıma yazarımızın kısa bir biyografisi ile başlamak isterim. Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında İstanbul’da, Fatih ilçesinin KaragümrükDevamını oku...
Zafer Saraç yazdı
Göç, tarih boyunca insanlığın kaderine yazılmış kaçınılmaz bir olgudur. Coğrafya kader olduğu kadar göç de yazgısı kolay değiştirilemeyen hayatiyetin devamlılığı için zorunlu bir seçenek olmuştur.Devamını oku...
GÜLSÜM KARACA YAZDI
Talat Ülker’in kaleme almış olduğu Dilaver Cebeci eseri kıymetli Cebeci’nin hayatını, sanatını ve eserlerini konu almaktadır. Girizgâhında Dilaver Cebeci’nin hayatı ve sosyal dünyası olmak üzereDevamını oku...
YENİ SAYI
Mehmet Akif Ersoy OKUYUNUZ
YASİN SARI YAZDI
Okurken, her ne kadar çetin bir mücâdeleyi ve bu uğurda yitip gidenleri anlatsa da, çok keyîf aldım

Bir Kitap Bir Yazı

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

56 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi