EKONOMİ VE GÖTÜRDÜKLERİ

EKONOMİ  VE  GÖTÜRDÜKLERİ

Av.Halil ALTIPARMAK

Başlık aslında ve normalde, Ekonomi ve Getirdikleri olmalıdır. Ama, ekonomi, nedense bizden, daha çok götürüyor. Neden acaba?

1881 yılında Muharrem Kararnamesi adıyla II. Abdülhamid tarafından imzalanan anlaşma ile, ülkemiz, yarı-sömürge haline getirildi. Çünkü, zaten, zora girmiş olan ekonomimiz, Abdülmecit ile birlikte öylesine borç batağına sokuldu ki, önce Moratoryum ilân edildi ve sonra da iflas bayrağı çekmek zorunda kaldık.

Neden peki bu borç batağı oluştu?

ÇÜNKÜ, İSRAF AKIL ALMAZ BOYUTLARA ULAŞTI  DA ONDAN! TIPKI BUGÜN GİBİ!

Elbette, tek başına israf değil, ama, alınan borç hiçbir gelir getirici yatırıma dönüşmezse, sonunda, borç batağı oluşur.

Peki, borç batağı oluşursa ne olur?

Osmanlı Devletimiz ne oldu? Önce egemenliğini kaybetti, sonra yıkıldı ve gitti. Osmanlının enkazı üzerinde, Türkiye Cumhuriyetini kuran irade, bu gerçekleri çok iyi bildiği için, borç almak konusunda inanılmaz bir tepkisel refleks oluşturdu ve bu iradeden, 2002 yılına kadar her şeye rağmen kimse vazgeçemedi.

Öncelikli olarak şu konuyu bir gündeme almalıyım:

Ekonomi, sonuç itibariyle, bir Sosyal Bilim disiplinidir. Tıpkı, Tarih, Hukuk, Toplum, Siyaset, Psikoloji, Felsefe, İlahiyat gibi bir Sosyal Bilim disiplinidir. Matematiksel Modellemeler yapan Ekonomistler böyle düşünmüyor olabilirler. Ama, bu gerçeği değiştirmek pek akla yatkın da görünmüyor. Ayrıca, yine, Ekonomistlerin, Ekonominin kendi kuralları vardır ve kendi dinamikleri içerisinde işleyişini sürdürür görüşleri de var, biliyoruz. Doğrudur, kendi dinamikleri ve kuralları var, ancak, bu kural ve dinamikler, ekonominin kendi içerisinde işler. Ne demek? Dış etken yoksa, ekonomi kendi bağımsızlığı ile yürüyor ise, bu kural ve dinamikler işleyebilir ve yürüyebilir.

Neden bu konuya girdim biliyor musunuz?

Şunun için: Ülkemizde 24 Ocak 1980 Ekonomik Kararları ile 12 Eylül 1980 Askerî Darbesinin ilişkisi yok mu zannediyorsunuz? 5 Nisan 1994 Ekonomik Kararları ile 1995’te imzalanan ve 1 Ocak 1996’da yürürlüğe giren ve bence ihanet sayılan Gümrük Birliği Anlaşmaları arasında bir ilişki yok mu zannediyorsunuz? 2001 Ekonomik Krizimiz ile 2002’de AKP’nin iktidara getirilişinin bir ilişkisi yok mu zannediyorsunuz? Yani, Ülkemizde yaşadığımız her büyük Ekonomik Gelişme sonrası büyük Siyasî Olayları görüyoruz.

Sosyal Bilimlerin hiçbir disiplini birbirini etkilemeden işleyişini sürdüremez.

Bunları neden anlattım peki?

Çünkü, ülkemizde, 2002 yılından beri öylesine ilginç ekonomik gibi görünen olaylar yaşadık ki, akıl almaz!

2002’den sonra yollarda, kahvelerde, evlerde Kredi Kartı vermek için bankalar birbirinin üstüne çıkıyorlardı. Hepimiz biliyoruz ki, Kredi Kartı demek, nakit para demektir. Yoldan geçen insana neden birileri para verir, hiç düşündük mü?

Neden verir biliyor musunuz? Onu verip, yapılacak olanlara gözünü kapattıracak ve sonra da Tüketim Çılgınlığı ile geri alacak. Yani, her türlü, ükemiz ve insanımızı oyun hamuru haline getirip istediğini elde edecek.

Başlıktaki, ekonominin götürdüklerinin özeti budur. Dedim ya, aslında, ekonominin getirdikleri olmalı idi.

Şimdi, biraz rakamlarla bakalım konuya:

Özel Sektör Borcu 2002 yılında 44 milyar $, 2020 yılında 248 milyar $

Kamu Borcu          2002 yılında (IMF’ye 23 milyar $ dahil) 87 milyar $, 2020 yılında 187 milyar dolar.Yani, dış Borç Toplamı, 2002’de 131 milyar $ iken, 2020’de 435 milyar $ olmuş. Esas kötü ve üzücü olan ise, 80 yılda 131 milyar $ olan Dış Borç 18 senede bu hale gelmiş. Bu kadar borç için ödenen faiz 18 yılda 602 milyar $. Ne diyelim? 1881’de II. Abdülhamid’in yaptığı gibi, Düyun-u Umumiye’ye mi ülkeyi teslim edelim, ne dersiniz?

Bir de kişisel borç meselelerine gelelim.

Konut-Taşıt Kredisi, Kredi Kartı, Tüketici Kredisi vs ile oluşan Kişisel Borç Toplamı 2002’de 4 milyar $, 2020’de ise 109 milyar $. Biz hane halkının bu artan borçlarımız için ödediğimiz 18 yıllık Faiz Toplamı ise 228 milyar $ dır. İnanılabilir mi? Bu borçları ödeyemediğimiz için de tam 26 milyon adet icra dosyası oluşmuştur. Yorum ve değerlendirme sizlerin. Bitti mi? Hayır!

Şimdi 18 yıldan beri nasıl uyutulduğumuzu çok daha açık görelim.

2023 hedeflerimizden birkaç alıntı hatırlayalım.

Millî Gelirimiz 2 trilton $ olacaktı. 2020 gerçeği nedir? 720 milyar $.

İhracat Hedefimiz 500 Milyar $ olacaktı. 2020 gerçeği nedir? Bir önceki yıla göre % 6,26 azalarak 169 milyar 514 milyon $. Kişibaşı Gelirimiz 25 bin $ olacaktı, 2020 gerçeği  8,599 $. Yani, dünyanın en büyük ekonomisi biziz falan derken bunlar oluyordu ve biz bu gerçekleri anlatıyorduk. ÇOK ÜZÜCÜ VE ÇOK YAZIK!

Peki 18 yıldaki toplam ihracat-İthalat Makası nedir? İthalat 3,4 trilyon $ ve İhracat ise 2,3 trilyon $. Açık? Onu da siz hesaplayın!

Kamunun İç Borcu nedir? 2002’de 89 milyar $, 2020’de 153 milyar $.

Bu rakamları değerlendirirken, Cumhuriyetin ilk 15 yılında yapılanları satarak 70 milyar $ dolar elde edilmiş olduğunu da belirtelim.

Bu arada, sadece Kamu’nun değil, Özel Sektörün değil, kişilerin de nasıl borçlanmış olduğunu görelim. Yani, yollarda, yalvararak Kredi Kartı vermenin ve bu kadar AVM açmanın, her sokağa büyük bakkallar zinciri açmanın neden yapıldığını ARTIK lütfen anlayalım.

Yukarıda sözlü olarak ifade ettiklerim ile verdiğim rakamları bir karşılaştırıp, bundan sonra neler olabileceğini değerlendirmeyi Kamuoyuna bırakıyorum.

BÜTÜN BUNLARI EKONOMİST, HUKUKÇU, TARİHÇİ KİMLİĞİMLE YAZIYORUM.

 

 

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

164 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi