ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ KAÇIŞLAR VE HİLAFET

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ  KAÇIŞLAR VE HİLAFET

Av.Halil ALTIPARMAK

Bugünkü yazımız iki temel konu üzerine olacaktır. Bu konulardan biri,  Çukurova Üniversitesi Rektörü ile olan birlikteliğimiz üzerinedir.

Gazetemiz 5 Ocak tarafından zaman zaman düzenlenen Kahvaltılar olmaktadır. Bu kahvaltılar, ilimizde görevlendirilen ileri gelen yetkililerle gazetemiz yetkilileri ve köşe yazarları arasında yapılmaktadır. Geçtiğimiz hafta da, Çukurova Üniversitemiz yeni Rektörü Prof. Dr. Meryem TUNCEL ile bir kahvaltılı sohbet gerçekleştirdik. 

Yeni Rektörümüzün şahsî donanımını zaten bilmeyen yoktur. Ancak, 14 Ağustosta atanmasından geçen kısa süre içerisinde üniversitemiz ile ilgili yaptığı çalışmalar, incelemeler, gayretler gerçekten bizleri şaşırtmış ve ümitlendirmiştir. Gazetemiz yazarlarının sorularına verdiği cevaplar, ne kadar gayretli olduğunu görmemizi ve gelecekten ümitli olmamızı sağlamıştır. Benim önerime aldığım cevap da ayrıca son derece mutluluk verici olmuştur. Önerim de şudur: ÇÜ ‘nde TÜRKOLOJİ ENSTİTÜSÜ vardır. Böyle bir Enstitü’nün bu bölgede olmasının nedeni ve önemi çok fazladır. Bundan dolayı, bu Enstitü’nün kamuyouna daha açık hale gelmesi ve yalnız kendi bölgemizde değil, bölgemize yakın sınırötesi Türkmenler ile de ilgilenmesi gerektiği yönündedir. Çünkü, gerek Suriye’de ve gerekse Irak’ta milyonlarla ifade edilen nüfusa sahip Türkmenler bulunmaktadır. Bu öneri, Sayın Rektörümüzün çok dikkatini çekmiş ve öyle ümit ediyorum ki, gereken ilgiyi fazlasıyla gösterecektir. Rektörümüze tekrar başarılar diliyor ve ümidimizi oldukça artırdığını belirtmek istiyorun.

Şimdi de, yazımızın ikinci konusuna geçelim.  

Yakın tarihimizde iki önemli kaçış olayı yaşanmıştır ki bu kaçışlar hâlâ bir takım sırlar taşımaktadır.

Bu kaçışlardan ilki, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderlerinin kaçışıdır. Yani, Talat-Cemal-Enver üçlüsünün bazı arkadaşlarıyla birlikte kaçışlarıdır. Bu üçlü Ermeniler tarafından öldürülmüştür. Denebilir ki; Enver Paşa Ruslar tarafından öldürüldü. Doğru, Rus ordusu tarafından öldürüldü. Ancak, o Rus askeri de Ermeni idi. Öldüren de, Hakop Melkumyan denen bir cani, katildir. Zaten, Talat ve Cemal Paşalar da Ermeni katilleri, aşağılık canileri tarafından katledilmişlerdir. Katiller de serbest kalmışlardır. Bu kaçış hikâyesi çok tartışılır bir hikâyedir. Çünkü, İktidarı ele geçiren Hürriyet ve İtilafçılar, başta Vahdettin’in en yakını olan Damat Ferid olmak üzere,  İngiliz işgal güçleri ile işbirliği yaparak kendi insanları olan İttihat ve Terakkiciler için cadı avını başlatmıştır. YAZIK! NE KADAR ÜZÜCÜ!

Bu kaçış ve devamı hikâyesini daha sonra ayrıntıları ile inceleyeceğiz.

Yakın tarihimizde yine bir KAÇIŞ hikâyesi vardır ki,  o kaçışı mutlaka değerlendirmek gerektir. Çünkü, bu kaçış, İttihat ve Terakki ileri gelenlerinin kaçışından çok çok önemlidir.

Tarih denen bilgi dünyasının, Felsefe yapmadan, diğer ve daha açık bir ifade ile Tarih Felsefesi yapmadan, bugün ve yarını etkilemesi çok mümkün değildir.

Tarih Felsefesi yapmak da öyle zor bir iş değildir. Tarih Bilgisi’nin sorgulanması, soru sorulması, çeşitli yönlerden değerlendirilmesi meselesidir. Elbette, bunu gerçekleştirmek için de, önyargılardan mümkün olan ölçüde sıyrılmak, doğru ve yararlı sorular sorabilmek, sorgulama cesareti gösterebilmek meselesidir.

Bahsettiğimiz ikinci KAÇIŞ hikâyesi hangi kaçıştır? Vahdettin’in kaçışıdır.

İttihat ve Terakkicileri kaçıranların Almanlar olduğu konusunda genel bir kabul vardır. Genel bir kabul diyorum, çünkü, az da olsa farklı görüşler bulunmaktadır. Almanlar’ın kaçırması ihtimali elbette güçlüdür, çünkü, onlarla 4 yıl omuz omuza beraber savaşılmıştır.

Vahdettin’i İngilizler’in kaçırdığı konusunda hiçbir tereddüt yoktur. Çünkü, her şey belgeli ve programlı olmuştur. Kaçıran geminin adı bile bellidir: Malaya!

Peki, şimdi sorgulamaya ve soru sormaya başlayalım:

1- Vahdettin ne zaman kaçmıştır?

2- Vahdettin, neden kaçmıştır?

3- İngilizler, bu kadar göstere göstere neden kaçırmışlardır?

Bu sorular çok açık, belirli ve mutlaka cevaplanması gereken sorular değil midir?

Hele, hâlâ mazlum yaratılmak istenen bu dönemde bile sorgulanması gereken sorular değil midir?

Dünya tarihinin akışını değiştiren Millî Mücadele’nin başarılmasına ve başaranlar da orta yerde durmasına rağmen, İngiltere, İstanbul Hükümetini Lozan’da Barış Görüşmelerine çağırıyor, ama, sağolsunlar(!), Ankara ile birlikte gelmelerini lütfediyorlar.

TBMM, bu tavır üzerine, 1 Kasım 1922’de toplanarak hemen Saltanatı kaldırıyor, ancak, Halifeliğin devam ettiğini ilan ediyor. Bu durumda İstanbul Hükümeti de işlevini kaybettiğinden TBMM Barış Görüşmeleri için tek yetkili kalıyor. Buraya kadar olanlar normal bir durum değil midir?

17 Kasım’da  Vahdettin’in kaçtığı haberi ile dünya çalkalanıyor. Bunun üzerine de, Abdülmecit 19 Kasımda Halife oluyor.

Bu şartlar altında, Vahdettin’in kaçması normal mi? Başına ne gelecekse gelecek, ama, kendi ülkesinde gelecek diye düşünmesi gerekmez mi? İngiltere bu kaçışı neden gerçekleştiririyor?

Çünkü, bu KAÇIŞ HİKÂYESİ, aslında, Yeniden Başlamak düşüncesi üzerine kurulan bir Hikâyedir.

Bakın, bütün bu soruların ve sorgulamaların sonu bir noktaya dayanıyor.

Vahdettin, Halifedir. İngiltere, Halifeliğin kaldırılmasını istemiyor.

İngiltere şöyle düşünmektedir; Ankara’nın Yunan’ı yenmesi, ayakta kalabilmesi için yeterli değildir. Çünkü, Ankara, Türk Milleti’nin gücünü sonuna kadar tüketmiş ve artık, kendi ayakları üstünde durması mümkün değildir. Barış Görüşmelerinde zaten istediğimizi yaptıracağız ve Vahdettin’i de koz olarak kullanırız.

Nitekim, Vahdettin, kendisini Halife olarak ilan ederek kaçmıştır. Çünkü, İngiltere öyle istemiştir. Halife kaçar mı?

Millî Mücadeleyi kazanan BÜYÜK İRADE, bütün bu oyunları bozmuştur. Bu nedenle, hâlâ İngiliz Oyunu ile Türk Milleti’nden ve onun Millî Mücadelesi’nden intikam almaya çalışanlar, boşuna bir gayretin içindedirler. 

 

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

154 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi