BAYRAK ŞİİRİ VE YAZILIŞ HİKAYESİ

BAYRAK ŞİİRİ VE YAZILIŞ HİKAYESİ

Efendi BARUTÇU

5 Ocak 2020 Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 98.yıl dönümüdür.(Kurtuluş:5Ocak 1922)Bayrak şairi olarak bilinen Arif Nihat Asya bu şiiri 5Ocak 1940 yılında kurtuluş şenliklerinin yapılacağı günün gecesinde yazmıştır.Aşağıda şiiri ve şiirin yazılış hikayesini sizlerle paylaşıyorum.Başta  büyük şairimiz Arif Nihat Asya olmak üzere bayrağa rengini veren bütün şehitlerimizi sonsuz minnet ve rahmetle yad ediyoruz.

 

 BAYRAK     

 Arif Nihat Asya

 

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,

Işık ışık, dalga dalga bayrağım!

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

 

Sana benim gözümle bakmayanın

Mezarını kazacağım.

Seni selâmlamadan uçan kuşun

Yuvasını bozacağım.

 

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...

Gölgende bana da, bana da yer ver.

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:

Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

 

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün

Kızıllığında ısındık;

Dağlardan çöllere düştüğümüz gün

Gölgene sığındık.

 

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;

Barışın güvercini, savaşın kartalı

Yüksek yerlerde açan çiçeğim.

Senin altında doğdum.

Senin altında öleceğim.

 

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:

Yer yüzünde yer beğen!

Nereye dikilmek istersen,

Söyle, seni oraya dikeyim!

 

"BAYRAK şiirimi 35 yaşımdayken yazdım. Adana Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydim. Hatay, Gazi’nin gayretleriyle Türkiye’ye bağlanmıştı. O konudaki çalışmaları 1938 yılında başlamış, 1939 yılında neticeye ulaşılmıştı. Türkiye, yeni bir sevinç içindeydi. Bu sevinci, Adana da büyük coşkunluklarla yaşıyordu. Adana’nın Fransız işgalinden kurtuluşu 5 Ocak 1922’dir.

Bu bakımdan her sene, 5 Ocak gününde Adana’da büyük şenlikler yapılır. Adeta yer yerinden oynar. Şimdi de öyle midir, bilmiyorum.

 

Şehrin bir Saat Kulesi var; bir de Ulu Cami minaresi. İşte o Saat Kulesi’yle Ulu Cami minaresi arasına, her senenin 5 Ocak kutlamalarında, kocaman bir bayrak asılır. Bayrak diyorsam, öyle-böyle bir bayrak değil. On beş izcinin kolları üzerinde taşınan bir bayrak. Vay babam vay. Yani Saat Kulesi’yle Ulu Cami minaresinin arasına bir güneş doğuyor...”

 

Okunacak şiir bulunamıyor.

 

“Hatay Türkiye’ye bağlandığı için 1940 yılının 5 Ocak kutlamasının daha bir güzel, daha bir heyecanlı olması isteniyordu. O bakımdan Adana Maarif Müdürlüğü’nden bizim lise müdürlüğümüze bir yazı geldi. Mealen deniyordu ki: ‘5 Ocak kutlamasında, Saat Kulesi’yle Ulu Cami minaresi arasına Adana’nın tarihi bayrağı çekilirken, o güne uygun bir şiirin de, liseniz öğrencilerinden biri tarafından okunması uygun görülmüştür. Gereğini rica ederim. Maarif Müdürü falan filan.’

 

Lise müdürü bu konuda beni vazifelendirdi. Ben de öğrencilerim arasından üç-dört kişi seçtim. ‘Gidip kütüphanelerde araştırın. 5 Ocak kutlamalarına uygun güzel bir şiir bulun. Pek duyulmamış bir şiir olsun. Meşhurların da kitaplarını karıştırın; adı pek duyulmamış şairlerin de!’

 

Çocuklar gittiler. Birkaç gün sonra geldiler. ‘Efendim bulamadık’ dediler. ‘Bulamadık olur mu’ diye öfkelendim. ‘Gidin gözünüzü dört açarak bir daha araştırın’ dedim.

Çocuklar çıkıp gittiler. Üç-dört gün sonra, elleri yine boş geldiler.

 

E peki ne olacak? Kendi kendime dedim ki, ‘Arif bu şiiri sen yazacaksın!’ Bir gün sonra 5 Ocak! Bir günüm var.”

 

‘Kimin bu şiir oğlum’

 

“Adana’da Ocak Mahallesi’nde oturuyordum. O zamanlar, bugünkü gibi evlerde günün her saatinde elektrik yok. Geceleri petrol lambası yakıyoruz. El-ayak ortalıktan çekilince, petrol lambasının yorgun ışığında, bayrağımıza sığınarak kalemi elime aldım.

 

Şafak sökerken Bayrak şiiri hazırdı. O gece, şiiri nasıl yazdımsa, öylece kaldı. Yani üzerinde ikinci bir defa oynamadım. Sabahleyin liseye gidince, ‘Bana Aydın Gün’ü çağırın’ dedim. Aydın Gün, bugün bizim Opera ve Bale Genel Müdürümüz olan Aydın Gün’dür. Bulunup getirildi; şiiri eline uzattım; ‘Şunu oku bakayım’ dedim. Okudu. Güzel şiir okuyan öğrencilerimdendi. Bayrak şiirini ona bir daha, bir daha okuttum. Mükemmel okuyordu.

 

Bayrak şiirimi, 5 Ocak kutlamalarında ilk defa Aydın Gün okudu ve alkışlandı. O günün akşamı, Halkevi’nde 5 Ocak Balosu var. Aydın Gün de baloda. Davetliler arasından bir kişi Aydın Gün’ü tanımış ve sormuş, ‘Bugün, 5 Ocak merasiminde o Bayrak şiirini sen okudun değil mi?’

- Evet efendim.

- Kimin o şiir?

- Vallahi bilmiyorum efendim.

- Yahu nasıl bilmezsin? İnsan okuduğu şiirin şairini bilmez mi?

- Bilmiyorum efendim! Şiiri bana Arif Hocam verdi. Sonra, ‘Sana bu şiir kimin derlerse, kimin olduğunu söyleme’ dedi.

 

O zaman mesele anlaşılmış. ‘Tamam bu şiir Arif Hoca’nındır’ demişler. Bayrak şiirini, Aydın Gün’e Halkevi’ndeki baloda da okutmuşlar. Sonra bir daha bir daha okutmuşlar. İşte o gün bugündür, benim Bayrak şiirim, bayrağımızın kendisi gibi hepimizin oldu. Bu şiir, bana ‘Bayrak Şairi’ denilmesine yol açtı ki, bu sıfat, benim için altından dökülmüş bir İstiklal Madalyası kadar kıymetlidir.”

 

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

64 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi