AKP 2002’de iktidara geldi. Ama yasal engeli dolayısıyla Erdoğan henüz Başbakan değildi.  Genel Başkan olarak AB Kopenhag zirvesine giderken Kıbrıs uyuşmazlığı konusunda şöyle konuşuyordu: “40 yıl süren sıkıntı olur mu? ‘çözümsüzlük çözüm’ olamaz. Kıbrıs meselesini çözmekte kararlıyız, masadan kalkmayacağız.” Bu tavır yüzünden, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş’la da arası bozulmuştu. Ancak aradan 14 yıl geçti, Kıbrıs uyuşmazlığında, bazı ciddi kayıplarımızın dışında hiçbir gelişme olmadı. Bu kayıplardan iki örnek verelim;

 

Dil toplumların hayatında önemli bir vasıta, kendi ölçüleri içinde yaşayan, gelişen canlı bir varlık, milletin ortak malı, toplumların kaynaşmasına vesile olan önemli bir kurumdur. İnsanların anlaşmasına aracılık eden, sosyal aktiviteyi sağlayan, hayatımızın her safhasında duyduğumuz önemli bir ihtiyaç,anlaşmanın da en değerli bir organıdır.

 

Ömer AY yazdı

DEVLET BAHÇELİ ASLA ÜLKÜCÜ DEĞİLDİR. TAM TERSİNE, ÜLKÜCÜLERİ BİR BİRLERİNE ALTERNATİF YAPARAK GURUPLAŞTIRMAK, DAĞITMAK, ÇÖZÜLMELERİNİ SAĞLAMAK VE MHP’Nİ “Küçük olsun, benim olsun” DEĞİL; TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ BLOKE ETMEK, İKTİDAR OLMASINI ENGELLEMEK VE AKP’Nİ İKTİDARDA TUTMAK ÜZERE “ÖZEL BİR GÖREV” YAPMAKTADIR.

 

Diyadin Kaymakamı Mekan Çeviren, ilk iş olarak belediye binasını Türk bayraklarıyla donatıyor. Daha sonra Kürtçe Diyadin belediyesi yazan levhayı kaldırıp, Türkçe tabelayı muhafaza ediyor. Bir devlet kurumundaki, bu düşmanca işgali kaldıran Kaymakam tebrik edileceği yerde, adeta tekzip ediliyor. Anayasaya aykırı uygulama yapan Soylu, şöyle bir de fetva veriyor; “Meselemiz terördür. Kürtçe bizim dilimizdir. Diyadin Belediyesinin tabelası hemen asılacaktır.”

 

 

RUM MECLİSİ'NİN BU HAKARETLERİNİ NİYE DUYMAZDAN GELİYORUZ?
Müyesser YILDIZ
Türkiye'yi bayramdan sonra sadece Suriye ve Irak'ta değil, Kıbrıs'ta da önemli gelişmeler bekliyor.
Emperyalistler yıl sonuna kadar Kıbrıs konusunun mutlak “hallini”istiyor. O yüzden önümüzdeki günlerde nihai görüşmelere geçilecek. Ama 2002-2004'te Annan Planı üzerinde yaşanan yoğun tartışmaların aksine ilginç bir şekilde konu bu defa ülkemiz gündemine bir türlü girmiyor, girdirilmiyor.
Oysa hem Kıbrıs'ta, hem bu “sorunu”çözmeye kararlı ülkelerde “hararet”oldukça yükselmiş durumda. Son 15 günü özetleyelim:
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Girit'te Yunan mevkidaşı Koçias'ı ziyaret ettikten sonra 

 

HASAN ÇULHAOĞLU İLE İLGİLİ İKİ HATIRA
Necdet ÖZKAYA
Hasan Ağabey, nüktedan şakadan anlayan, fıkra bilen, halk hikayelerini anlatan capcanlı bir adamdır.  Güldürmeyi de sever gülmeyi de. Çulhaoğlu’nun yanında somurtmak mümkün değildir. Masala inanır, fala baktırır, hele remilcilere çok inanırdı. Yıllarca Süleyman Ramazanoğlu ile birlikte Pozantı tarafında bir falcıya gidip, gelerek “kayıp”tan haber almaya, “istikbali okumaya”  çalıştılar.

 

Ülkeyi, bölücü terör içeride ve dışarıda kuşatmış vaziyette. Şehitler geliyor, bekamız tehlike altında. Buna rağmen darbecilerle mücadele adı altında kamu görevlileri sorumsuzca ve kitle halinde tasfiye edilmektedir. Kantarın topu öylesine kaçmıştır ki, MHP yönetimine muhalif oldukları için Yavuz Selim Demirağ, Servet Avcı, Adnan İslamoğulları ve Zorlu gibi milliyetçi ülkücü gazeteciler bile gözaltına alınabilmektedir. Ülke büyük bir kargaşa ve karanlık içinde.

 

KARAİSALI’NIN KOCA ÇINARI DEVRİLDİ

Dr. Halil ATILGAN

Hayatımda şahsına münhasır üç adam gördüm. Onlardan birisi Hasan Çulhaoğlu idi. Bilgeliği, “Gara Yeğenim” diyerek söze başlaması, lafa başlayacaksa ona ayak açarak giriş yapması, onun önemli özelliklerindendi. Folkloru, Karaisalı kültürünü, tarihini iyi bilir herkesin de bilmesini isterdi. Sakin bir yapıya sahipti. Hiç acele etmez, yavaş yavaş konuşurdu. Şimdi bu şahsına münhasır yüce insanı az da olsa sizlere tanıtmak istiyorum.

 

NURCULUK DENEN SAYIKLAMA

H. Nihal ATSIZ

Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir. Daha zekasının pek iptidaî olduğu zamanlardan beri, insanların din sahibi oldukları da bilinen gerçeklerdendir. Zekanın ve bilimin yükselmesiyle dinler de yükselmiş, tek Tanrılı dinlerle dinler çağı kapanmış, din uğruna yapılan korkunç savaşlar ve kırgınlıklardan sonra medeni dünyada din, fertlerin vicdanına sığınmış, bir kanaat olarak saygıdeğer bir yer kazanmıştır. Artık medeni insanlar arasında din tartışması yapılmıyor. Dinler hakkında avamî yazılar değil, ancak bilginlerin etüdleri yayınlanıyor. Medenî insan, başkalarının dini inancına saygı gösteriyor. Kimseyi propaganda ile kendi dinine çağırmıyor.

 

AR DAMARI ÇATLAMIŞLARLA BAŞ EDİLEBİLİR Mİ ?

Ahmet Bican ERCİLASUN

Adam(lar) bir kurumun başına geçmiş olabilirler. Bir derneğin, bir partinin, hatta bir ülkenin başına geçmiş olabilirler.

Geçmiş olabilirler ve geçtikten sonra da ellerindeki bütün imkânları karşıtlarını ezmek için kullanabilirler.

Elde ettikleri gücü, baskı yaparak, zor kullanarak, bütün iletişim araçlarını yönlendirerek başka insanları, kurumları ve partileri yok etmeye harcayabilirler.

Kalplerinde ve beyinlerinde bin bir türlü melanet olabilir. Şeytanın aklına gelmeyecek pis oyunlar onların akıllarına gelebilir.

 

 
 
 
 
 
 

An itibariyle ziyaretci sayısı:

137 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi