Ocak 2017

 

BEKAMIZ TEK ADAMA MI EMANET?

Sadi SOMUNCUOĞLU

Haçlı projesi "Başkanlık" tuzağına en şiddetli ve istikrarlı bir şekilde karşı çıkanların başında Bahçeli yer alıyordu. Bu önemli tespitleri kısaca hatırlayalım:  

10.12.2012: Federasyon özlemi çekenler, siyasal Kürtçülükten medet umanlar, numaralı cumhuriyet sevdası taşıyanlar, başkanlık rüyası görenler ve üniter yapımızı bozmayı aklından geçirenler aynanın karşısında kendilerini bir kez daha kontrolden geçirmelidir. 08.01.2013: Başbakan'ın kafasına kimler girmiş, başkanlık vaadiyle aklını kimler çelmiştir? Kendisini Başkan, İmralı canisini de sözde Kürdistan'a baş mı yapacaktır? Bu olanlar, bu ihtimaller ihanetin, rezaletin yanında inanın hafif kalacaktır.

 

 

TÜRKÜZ VARACAĞIZ KIZILELMA’YA

Buğra GÜLDEREN

Oysa üç kıtada hüküm süren biz değil miydik? Her renge, her desene birlik vermedik mi? Demiri aşkla pusat eyledik ,Resulün övgüsünü aldık Haliç’ten Viyana’ya dayandık. Medrese yaptık ,bilimi öğrettik; vakıf yaptık iyiliği ilke edindik. Göğü bayrak, güneşi tuğ eyledik. Adaletle cihana hükmettik . Okumuzun vardığı yerlere ihtişamlı minareler diktik. Mahyalarla göklere kazındık. Bazen Baki olduk bazen Karacaoğlan. Bir aşiretten dünya devleti olduk .Osmangazi olduk Söğüt ağaçlarından göğe çıktık. Yeri geldi Kanuni olduk şöyle dedik 

 

Dostluk, Kardeşlik ve Sevgiye Açılan Kapı: HACI BEKTAŞ VELÎ

Ali Alper Çetin

Hacı Bektaş, fikir yapısı içinde, halka inen, halkla halk diliyle söyleşen, onun törelerine saygı duyan, olgun bir sofîdir. Kendisinden çok önceleri Türkistan’da yaşayan mutasavvıf Ahmet Yesevî de öyle yapmış, Hoca Yesevî’nin (Divân-ı Hikmet) adlı manzum eseri gibi Türkçe yazarak, halkı kendi öz diliyle uyarmıştır.

Hacı Bektaş, savaşı dostlukla karşılamış, dostluğu kardeşlikle bir tutmuştur. Gerçek aşka, Tanrı’nın dostluğuna, Tanrı’dan korkarak değil, Tanrı’yı doyumsuz bir sevgi, arındırılmış bir yürekle severek ulaşmayı amaç bilmiştir. 

 

SELÇUKLU-OSMANLI TARİHİ MÜSLÜMAN TÜRK TARİHİDİR.

Necdet ÖZKAYA

Kim hangi ırktan, dilden, soydan gelmiş olursa olsun Türkiye’de yaşayan toplumun milli kimliğini derin tarih oluşturulmuştur.  Bin yıldır beraber yaşıyoruz. Bu tarihinin adı Türk tarihidir. Türkçe konuşan Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Kumanlar, Kazaklar, Peçenekler, Guzlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Osmanlılar, çeşitli Türkmen boyları İslamlığı kabulden önce de sonra da tarihi kimlikleri Türk olan toplumlardı.Selçuklu-Osmanlı tarihi Müslüman Türk tarihidir. Osmanlıca adlandırılan bir dille yazılan Arapça, farsça, Türkçe vb. dillerden oluşan bir edebiyat ve ilim dili vardır. Arapça, farsça ağırlıklıdır. Yüzdesi çok yüksek olmayan bir zümrenin, münevverin dilidir. Bu dile rağmen Türkçe yok olmamış. Hatta zaman zaman baş kaldırmak eyleminde de bulunmuştur. Canlanması, resmi hayata egemen olması 19. Yılın 2. yarısından itibaren başlamıştır.

Cumhuriyet döneminde, çağdaş tanrı kavramı ifade edecek kadar zenginleşmiş bir Türkçe vardır. Artık halkın diline mal olmuş, 

 

Bir gün çıkıyorsun evden;
hadi eyvallah diyemiyorsun annene,
hayat yorgunluğuyla uzanmış yatıyor bir köşede,
 
kardeşin senden evvel kalkıp gidivermiş okula,
baban mı? Dükkanda kalıyor o gün
Küçük kardeşin ise mışıl mışıl bir köşede…
 
bir gün çıkıyorsun evden;
ki bir daha dönmemek üzere.

 

Yazarımız Mehmet Hayati ÖZKAYA'nın Çukurova Oğuz Boyları Derneğin'de yaptığı sohbet toplantısından: 

 
VEFATININ 42. YILDÖNÜMÜNDE
Mehmet Arif’ten Arif Nihat’ ASYA’YA...
 
 
 
 “Som altın direğe çekti bayrağı
İnmemek üzere, bir beş ocakta
Aynı gün, omuzda, elde, kucakta
Uçtu bayrağımın bayrak şairi”
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Bugün burada, bu salonda, Arif Nihat Asya’yı sizlerle yâd ederken sohbetimize Fatma Zehra isimli evli bir kadınının hayat hikâyesini anlatarak başlamak istiyorum: Fatma Zehra Hanım Ziver Bey  isimli bir çiftçi ile evlenir. Bir süre  
 

 

DEĞİŞECEK REJİM Mİ, EGEMENLİK Mİ?

Sadi SOMUNCUOĞLU

İki soru;
1)Tek adam döneminde değişen rejim mi, egemenlik mi?
2) Tek adam döneminin, başarı (!) kime ait olacaktır? Bunların cevabını şöylece verebiliriz:
Cevap 1) Rejim yönetim şekli demektir. Egemenliğin nasıl ve kim tarafından kullanacağını gösterir. Mutlakıyet, Meşrutiyet, Cumhuriyet, demokrasi, temsili demokrasi, parlamenter demokrasi, çok partili demokrasi, başkanlık 

 

Anadoluyu aydınlatanlar -4-                                           

Türk Diline Ferman: KARAMANOĞLU MEHMED BEY

Ali Alper Çetin

Anadolu’yu ileri fikirleri ve düşünceleriyle, eserleri ve sanatlarıyla aydınlatanlar arasında onüçüncü yüzyılda Türkçe’yi resmî dil olarak ferman eden, Anadolu’da Türk birliğinin koruyucusu Karamanoğlu Mehmed Bey’i saymak gerek…

Malazgirt Zaferi’nden sonra, Anadolu’da yepyeni bir devlet kuran Selçuklu Türkleri, Ortaasya’dan birlikte geldikleri Oğuz Boylarını, bölge bölge Anadolu’ya yerleştirmişler,

 

KIBRIS, CENEVRE KAPANINDA

Sadi SOMUNCUOĞLU

Bilindiği gibi Kıbrıs'ta, "Federal bir devlet kurma" müzakereleri 9, 10 ve 11 Ocak'ta Cenevre'de Akıncı ve Anastasiadis arasında devam edecektir. 12 Ocak'ta ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katılacağı 5'li toplantı vesile yapılarak "çoklu" (BM Güvenlik Konseyi'nin 5 Daimi üyesinin katılacağı) konferansa dönüştürülecektir. Konferansta,  

 

ATİLA KAYA’DAN ERDOĞAN’A AÇIK MEKTUP!

Sayın Cumhurbaşkanı;

İkimiz de biliyoruz ki, ne sizin duymak istediğiniz ne de benim söylemek istediğim hitap budur.

Sizin bir parti sözcüsü gibi meydanlarda dilendiğiniz “Devlet Başkanı” hitabıdır; benim gönlümden geçen ise, bağımsız Türk yargısının karşısına çıktığınız gün, onurlu bir Türk savcısının dudaklarından dökülecek olandır.

 

 

KIBRIS'I ASLA...

Sadi SOMUNCUOĞLU

Kıbrıs uyuşmazlığına Rum gözüyle bakılınca, işlerin nerelere kadar vardığı, daha açık bir şekilde görülmektedir. İşte size, Rum lider Anastasiadis’in 5 gün önce Kathimerini gazetesinde yer alan ifadeleri:  “İsviçre’de yapılacak olan 12 Ocak konferansı, sadece garantiler ve güvenlik konularına ilişkindir. AB üyesi Kıbrıs’ta, garantörler olamaz  ve Kıbrıs Cumhuriyetinin lağvedilmesi ya da dönüşümü söz konusu değildir.”Buna göre çözüm için;1960’da kurulan ortak “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni  Rumların iki darbe 

 

Günümüz gençlerini ve içinde bulunduğumuz toplumu ele alırsak; popüler kültürün etkisiyle başkalaşım geçirmiş, Türk töresini ve tarihini bir paçavra gibi eskitmeye meyilli, özünden kaçan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın aldatılması ile oyalanan bir takım portreler görmek mümkün. Haberi olmaz onların memleketten, siyasetten. Onlar lüks 

 

KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU BİR ÖĞRETMENİN 
ANSİKLOPEDİK DEFTERİ
Dr. Halil ATILGAN

O, 1 Eylül 1933 yılında Osmaniye ilinin, Düziçi ilçesinin Gökçayır köyünde doğdu. Gökçayır’da üç yıllık eğitmen okulunu bitirdikten sonra, Düziçi Köy Enstitüsüne

Satır içi resim 1

kaydını yaptırdı. Enstitü bünyesinde açılan ilkokul dört ve beşinci sınıfları da okuyarak ilk tahsilini tamamladı. Sonra da Düziçi Köy Enstitüsüne devam etti. 1950-1951 öğretim yılında köy enstitüsünü bitirdi. On iki yıl çeşitli köylerde başöğretmenlik yaptıktan sonra, 1964 yılında Adana il merkezine atandı. Değişik ilkokullarda 

 
 
 
 
 
 
 
 
 

An itibariyle ziyaretci sayısı:

41 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi