ŞARK MESELESİ
- Yayınlanma: Çarşamba, 29 Ocak 2020 12:39
- Kategori: Ömer Volkan Çiçek
- Gösterim: 1500
ŞARK MESELESİ
Ömer Volkan Çiçek
Deprem gerçeğinin kaçınılmaz olarak ülkemizde tekrar hatırlandığı şu zor günlerde deprem kadar unutmamamız gereken diğer bir olgu da Şark Meselesidir.
Türk Milleti olarak en önemli hasletlerimizden biri, deprem ve benzeri afetlerde hemen kenetlenebiliyor olmamızdır.
Bu tür afetlerde tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak, birlik beraberlik içerisinde her zorluğu aşabiliyoruz.
Bu özelliğimiz dosta düşmana karşı şu mesajı vermemize de imkan tanıyor.
Biz, hep birlikte Türk Milletiyiz..
****************************************
Böyle güzel ve anlamlı özelliklerimizin yanında
Depremlerde can ve mal kaybının olmaması ve depremin en az hasarla atlatılabilmesi için de
gerekli bütün önlemleri önceden almalıyız.
Maddi konularda şeffaf bir yol izlemeli
milletçe tereddütsüz çok çalışmalıyız.
Deprem için oluşturulan fonları amacı dışında kullanmamalı
depremle yüzleşildiği zaman
daha önce oluşturulan ve toplanan bu vergi ve fonlar sayesinde gereken iş ve işlemleri süratle yerine getirilmeliyiz.
O kritik anlarda, çok zaruri olmadığı sürece, tekrar yardım talebinde bulunmamalı
Türk devletinin ve milletinin kudretini depremzedeler üzerinde hızla tesis edebilmeliyiz.
Depremlerde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dilerim.
AFAD, UMKE, Jandarma, itfaiyeler ve diğer tüm arama kurtarma ekiplerimize de
Ailelerinden uzakta, soğuk, açlık, acı, yorgunluk, zorluk demeden canla başla yaptıkları tüm çalışmalar için özellikle teşekkür ederim.
*************************************
Yazımın başında belirttiğim gibi
Türk milleti için deprem kadar hayati olan bir başka husus da Şark Meselesidir.
Bu kavram 18. yüzyıldan itibaren resmen kullanılmaya başlanmış olsa da
Türklerin anadoluyu fethettiği tarih olan 1071 yılından itibaren Avrupalı devletler tarafından fiilen uygulanmaktadır.
Şark meselesini basitçe
Türkleri Avrupadan uzaklaştırma ve orta asyaya geri gönderme politikası şeklinde tanımlayabiliriz.
Meseleyi biraz daha açarsak.
Önceleri, Türklerin gerçekleştirdiği fetihleri önlemek ve yayılmanın önüne geçmek biçiminde oluşturulan bu politika (Türk Meselesi)
sonrasında Türklerin zayıflamasıyla birlikte (1600'lerin sonları) Türkleri fethettikleri yerlerden çıkarma
elde kalan topraklarını bölüşme
ve en son aşamada geldikleri yere gönderme şeklinde biçimlenmiştir.
Kayıtlarda, 1800 lerin başından itibaren resmen Şark meselesi adını alan politikada
tarihsel seyre bakıldığında,
Avrupalı devletler,
önce gerçekleştirilen fetihleri durdurmuş, akabinde Türkleri fethettikleri yerlerden çıkarmış ve son olarak da topraklarının büyük bir kısmını paylaşmışlardır.
Sırada şark meselesinin son aşaması kalmıştır.
Türkleri geldikleri topraklara geri göndermek..
*************************************
Avrupalı devletler, gerçekleşen diğer aşamalarda olduğu gibi bu son aşamayla da çok uzun yıllardır meşgul olmaktadır.
Şark meselesi ismiyle 19. yüzyılda gerçekleştirdikleri sayısız kongre ve konferanslara, günümüzde de,
ismini değiştirmek suretiyle
yenilerini eklemektedirler.
***********************************
Esasında Avrupalının,
en başından beri Türk Meselesi olarak gördüğü bu politikanın tam zıddı biz Türkler açısından Garp Meselesidir.
Kızıl Elmadır. İlayı kelimetullahtır..
Mücadele, iki taraf arasında bin yılı aşkın süredir var olmaktadır.
Bu da meselenin ayrıca ele alınması gereken bir yönüdür.
************************************
Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu devrinden beri süre gelen bu politika ile
yaklaşık bin yıldır
kadim Türk yurdu Anadolu topraklarından
Türkleri çıkarmanın hesabı yapılmaktadır.
Bunun askeri parçası olan haçlı seferleri asla unutulmamalıdır.
***********************************
Şark meselesi,
Anadolunun parçalanması
Türklerin bu topraklardan çıkarılması meselesidir.
Bitmemiştir.
Hiç bir zaman da bitmeyecektir..
Zira, 1917 Bolşevik devriminde Ruslar
Avrupa devletleriyle
Şark Meselesi adı altında yaptıkları gizli anlaşmaları o günlerde açıklamışlardır.
Açıklanan belgelerde Anadolunun aralarında nasıl parçalandığı tarihsel kayıtlarda mevcuttur.
**********************************
Avrupalı devletlerin 1453 yılından 20. yüzyılın başlarına kadar titizlikle uyguladıkları bu politikalar neticesinde
neredeyse gerçekleşecek olan tarihsel süreç (şark meselesi),
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde kazanılan Milli Mücadele ile
çok şükür etkisiz hale getirilmiştir.
Lakin
yıkılan Osmanlı imparatorluğundan kalan toprakların bölüşülmesi sırasında
o günkü şartlarda
paylaşılan topraklardan pay alamayan dini ve etnik bir takım unsurların
devlet olabilmesi
ve bu minvalde
sınırların yeniden çizilmesi meselesini de
Şark Meselesinin günümüzde seyreden bir başka hikayesi olarak görebiliriz.!
*********************************
Şark meselesi politikasına dahil olan yeni Emperyal devletlerin varlığı ve güttükleri sinsi emeller karşısında devletimiz, askerimiz, diplomasimiz, siyasi kurumlarımız ve milletimiz olarak hep beraber ortak politikalar üretmek mecburiyetindeyiz.
Apaçık var olan ve yüzyıllardır uygulanmaya çalışılan Şark meselesi kapsamındaki her türlü işgalci politikalar karşısında çok güçlü olmalıyız.
Gücümüzün yanında millet olarak bilgili, bilinçli, hassas ve uyanık olmalı
Ülke olarak milli birlik ve beraberliğimizi daha güçlü kılmalıyız.
Unutmayalım ki Şark meselesi
Türk'ün bu topraklarda yüzyıllardır var oluş mücadelesidir...