Suna YEŞİL

Tarih 10 Şubat 2018…

Türk Milliyetçilerinin siyasi adresi olarak hala var olduğunu iddia eden, ama artık AKP’nin yan kuruluşu olarak siyasi hayatına devam eden MHP’nin sayın genel başkanı, yaklaşan erken veya zamanında yapılması öngörülen seçimler için teşkilatlarını kampa aldı…

Ve kürsüye çıkıp, yüksek perdeden konuştu…

Yine hedefinde ; MHP’den kovduğu, geçmişe hürmeten söylersek; eski dava arkadaşları, bu güne dair ifade edersek; hasım gördüğü TÜRK Milliyetçileri, Türkeşçiler vardı… Dedi:

“Oyunları bozduk.. Oyuncuları bozguna uğrattık… Üç Hilal okyanus ötesinin eline düşemezdi, çok şükür düşmedi…”…..Vay ki vayyy…

Çok geçmedi üstünden ki, bu gün gibi hatırlarız…

Okyanus ötesinin; yatak odalarına kamera kurarak kumpas kurduğu MHP’sinin üst yönetiminde görevli yöneticileri- milletvekillerini de keşke onların, yani okyanus ötesinin ellerine düşürmeyip, hazırlanan oyunu önceden görüp de bozacak kadar dikkatli olup , partiyi ve o milletvekillerinin çoğunun hayatını mahvedecek o ahlaksızlığa da dur deyip, MHP’SİNE seçim sathında yapılan o hain oyunu da bozabilseydiniz…

Ama bozamadınız…

Üstelik, okyanus ötesiyle el ele siyaset yapanların, her gün seçim meydanlarında kükreyerek konuşan genel başkanının: “Özel hayat diyorlar…Ne özeli yav? Bunlar genellll genelll!!..” diye bağırarak taraftarlarına alkışlatıp alay konusu eden topyekun oyun kurucuları da keşke bozguna uğratsaydınız!!!

Ama, bozguna uğratamadığınız gibi, onlar, MHP’sini seçim meydanlarında bozguna uğrattılar!!!

Bu kadarla da kalmadı kumpaslar oyunlar…

MHP’ sinden, bizzat onayınızla, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı adayı gösterip, seçimleri kazanan ve de başkanlık koltuğuna oturan partinizin seçilmiş B.Ş.B.Başkanı da aynı okyanus ötesinin oyunlarına muhatap bırakıldı…

Ne yazık ki onu da önleyemediniz…

Ve sizin anlaşılmaz sessizliğiniz eşliğinde Adana B.Ş.B.Başkanı da görevden el çektirildi…

Savunmadınız…

Hatta: “Aklanda gel” diye seslendiniz….

Ve o başkan hapisle tazyike maruz kalırken, izlediniz…

Bir daha göreve döndürmediler…

Oyun; uzatmaları oynatanlar sayesinde, ta ki bir sonraki seçime kadar sürdü…

Zat-ı aliniz bir kez daha, oyun kurucuları ve oyuncuları bozguna uğratamadınız, ya da uğratmayı düşünmediniz…

Ve o okyanus ötesi, sizin üç hilalinizi belediyeden düşürdü…

Neyse işte kusura kalmayın artık ama, dert söyletir misali, bizi de dert söyletiyor…Ki oyun dediğinizde öyle böyle sürmüyor…

Tarih 10 Şubat 2018…

Mehmetçik Suriye Afrin kırsalında savaşıyorken, ikisi düşürülen helikopterimizde olmak üzere, 13 evladımız şahadet şerbetini içti…11 Mehmet’imiz de yaralı diye haberler düştü ekranlara…Türk milleti bu acıyla yoğruluyorken, aynı esnada seçim startı için teşkilatlarını toplayan MHP’sinin sayın genel başkanı kürsüde konuşmaya devam ediyordu….

Dedi:

“ Oyunları bozduk… Üç Hilal, kurultay bezirganlarının kontrolüne giremezdi, çok şükür girmedi de… Bu davaya ihanet etmişleri, mahkeme kapılarında korsan kurultay salonlarında her türlü kepazeliğin başını çekmişleri, dünya durdukça af etmemiz mümkün olmayacaktır!..”… Vay ki vayyy……

Haklı olabilir…

Çünkü; bu gün ki MHP’sinin geldiği noktaya bakınca, hakikaten kurultayla falan uğraşmanın gereksiz olduğunu görüyoruz...

FİİLEN….

MHP’sinin iktidara gelme misyonunu ortadan kaldırıp, mevcutta iktidar olup, hiç de inmeyecekmiş gibi yerini sahiplenmiş bir başka siyasi partinin yan kuruluşu olarak partini -fiilen- ilan edip, bir yandan da, kendi içinde özerk bir yönetim olarak varlığını sürdürmeye de devam edebilmeyi garanti eden bir sisteme , tere yağdan kıl çekercesine geçilebilirmiş ki ; zaten geçildi de …

Türk Milliyetçileri, MHP genel başkanı sayın Bahçeli’nin sarf ettiği bir cümle var ki, işte onu anlayabilmek ve sindirebilmek için mücadele ediyorlar: “ BU DAVAYA İHANET ETMİŞLERİ DÜNYA DURDUKÇA AF ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR!!” …………………….

Evet anahtar cümle budur…

Davaya ihanet etmişleri dünya durdukça af etmenin mümkün olmaması…

Evvela dava nedir arkadaşlar, ona bakalım…Pardon soruyu eksik yazdım düzelteyim: Türk Milliyetçiliği davası nedir?...

Tabii cevabı bendeniz yine dilimin döndüğünce vermeye çalışacağım, buyurun:

-Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin de kurucu fikri, kurucu düşüncesi olan ve tam 18 yıl da resmi ideolojisi olmuş olan Türk Milliyetçiliği, her şeyden evvel mensubu olduğu milletini sevmekle başlar!!!

Türküm derken, başın yukarı, şerefle kalkar…

Tıpkı bu devletin kurucu cumhurbaşkanı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK gibi…

Milletine hitap ederken “BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ” diye sözlerine başlarken gözlerin çakmak çakmak bakar…

Türk Milliyetçisiyim derken, dünya üzerinde var olan Türklerin özgürlüğünü, birliğini savunan ve ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi görüşün savunucuları akla gelir…

Türk milletini sevme ve Türk Milletinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışıdır Türk Milliyetçiliği..

Dahası, çoğu zaman kendisini Türk Milliyetçisiyim diye tarif eden kardeşlerimizin Turancılıktan söz ettikleri de vakidir…

Turancılık da kısaca ifade etmek gerekirse; Ural-Altay kavimlerinin birliğini savunan siyasi görüştür denebilir…

Biraz daha açarsak, Turan: eskiden İranlıların Türkistan’a verdikleri ad olarak da bilinir ki: Türk Yurdu manasına gelir.. Hadi biraz daha açarsak; Türklerin yeryüzünde yaşadıkları bütün ülkelerin toplamı, yani birleşik, tek ve büyük vatan ve bu vatanda yaşayan Türk soyundan insanların birlik ve beraberliği diye de ifade edilebilir…

Hülasa: Türklerin -Dünya çapında- böyle bir vatan ve millet ülküsüne de; Turancılık denir…!!!

Bir de Kızılma mefkuremiz var tabii… Hani şu son günlerde aniden bize hükümet eden iktidar partisinin sayın genel başkanının telaffuz ettiği ama Turancıların ne demek istediğini anlayamadıkları,kısaca ifade etmek gerekirse, Turan’ın eş anlamlısı olan:

KIZIL ELMA…!!!!

Vay ki vayyyy….

Bilmem inansak mı inanmasak mı diyor ya şair arkadaşlar, bize sorarsan zor dostum zor amma, maalesef Türk Milliyetçilerinin 48 yıllık siyasi Partisinin elan başındaki sayın genel başkana sorarsak, “tamamdır diyor” ve inanmamızı bekliyor!!…

Hal bu ki; bir zamanlar, bağıra bağıra soruyordu, hala bize hükümet eden siyasi partinin sayın genel başkanına: “senin TÜRKLÜKLE NE ZORUN VAR?!” diye…

Ve hükümet olarak yapılan bütün politik hamleler neticesinde gelinen gayri milli pozisyonun oluşması esnasında şiddetle bağırarak ekliyordu: “ nereye gidersen git, nereye kaçarsan kaç…Seni bulup yüce divanda yargılatmazsam namerttim!!!”…

Unuttu….

Hatta, AF BİLE ETTİ….

De …Şimdi “ ön şartsız” desteklediği ve de ülkeyi kesinlikle yönetmesini istediği sayın AKP genel başkanıyla aynı noktada dinelmiş vaziyette, karşısında bulunanlara, nutuk üstüne nutuk basıyor ve diyor ki:

“ Davaya ihanet edenleri dünya durdukça af etmemiz söz konusu olmayacaktır!!!..

Bizce de öyle tabii …!!!Hislerimiz karşılıklıdır!!!!

Türk milliyetçiliği davası, bu davaya gönül vermiş her kim olursa olsun ve her nerede bulunurlarsa bulunsunlar ilelebet yaşayacak yaşatılacaktır biz bunu bilenlerdeniz!!!

Türk Milliyetçiliği davasının kuruluş felsefesinde yer aldığını bildiğimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kimliğini taşıyan ve vatanında yaşayan hiçbir Türk; bu mefkuresinden vazgeçmez!!

Ve hiçbir Türk Milliyetçisi, kendisine yapılan hakaretleri de unutmaz unutmayacaktır…

Unutanların, davasını başka kapılara muhtaç edenlerinde af mekanizmasından bahis dahi etmesini hem kabul etmeyecek hem de zaten beklemeyecektir!!

Hatta şöyle de düşünecekler – ülkede hala ileri demokrasi olduğu için de düşüncelerini gayete rahat dile getireceklerdir- ki; Keşke, Türklüğü ret edip, “çok şükür Türküm demekten bu iktidar sayesinde kurtulduk, diyenleri ve milliyetçiliği ayaklar altına alanları” görüldüğü gibi bu kadar kolay AF ETMİŞKEN, dönüp de, geçmişten bu güne: DAVANIN HER TÜRLÜ CEREMESİNİ ÇEKMİŞ VATANSEVER KARDEŞLERİNİZİ, YOL ARKADAŞLARINIZI AF ETMEYECEĞİNİZİ hançerenizi yırtarak söyleyecek kadar kin ve nefretle sarmalanmasaydınız da bizlerde bunu dünya gözüyle görmeseydik!!! Dahası; üç hilal kimin elindeyken bu kadar düşürülmeye maruz kaldı?... Tartışılması bile gereksizdir…Doğru bir tanedir…..Ve net olarak görülmektedir…