Yazarımız Necati Özkaya geçen ay meteoroloji biliminin dışında siyaseten çok sıcak bir yaz geçireceğimizi yazdı. Ben hemen şunu ilave etmem gerekiyor: Bu sıcak yazla sınırlı kalmayacak ne yazık ki önümüzdeki mevsimleri, yılları aynı hararetli tartışmalar içersinde geçireceğiz. Tabii ki yakınlık derecesi dikkate alındığında Cumhurbaşkanlığı seçimleri gündemi işgal ediyor. Adaylar belli oldu ve tanıtım ve propaganda dönemi başladı.

AKP’nin adayı Başbakan Tayip Erdoğan. CHP ve MHP’nin Çatı aday olarak gösterdikleri İşçi Partisinin dışında mecliste grubu olmayan 5 partinin destek verdiği ancak marjinallerin karşı çıktıkları aday ise Ekmeleddin İhsanoğlu. BDP’nin adayı ise Selahattin Demirtaş. Partilerin kendi adayları, Türkiye’de ki demokrasi ve bidat kültürü gereği onay gördü. Tartışmalar ise uzlaşma sonucu çatı aday olarak ortaya çıkarılan Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinde yoğunlaştı.

Biz bu tartışmalara girmeden önce Türkiye’nin umumi vaziyetine bakmak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti projesi 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatıyla niteliğini yitirme durumuyla karşı karşıya kalmış, Devletimiz en temel ilkeleri zedelenmeye başlanmıştır. İç ve dış merkezlerin çalışmaları sonucu Osmanlı geleneğinden milletleşme sürecine geçişimiz zayıflatılmış, milliyetçilik ve tam bağımsızlık ilkesinden tavizler verilmiştir. Çok partili dönemlerde ise oy kaygısı sebebiyle din istismarı başlamış, tarikat ve cemaatlere tavizler laiklik ilkesini zaafa uğratmıştır. Bu süreç içersinde Atatürk Devrimlerini bekçiliğini üstlenen Türk Ordusu zaman zaman darbeler ve darbe girişimlerinde bulunmuş, ancak yanlış ve eksik uygulamaları sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti projesi ilkelerini yerli yerine oturtulamamıştır.

Osmanlı Devleti’nin yıkılışını önleyemeyen İslamcılık düşüncesini yeniden uygulamaya koyan ve bunun önündeki engel olarak gördükleri tüm devlet müesseselerini ve yasaları zaman içersinde değiştirerek yoluna devam eden oniki yıllık AKP iktidarının Türkiye’yi getirdiği durum ise felaket olmuştur. Türk Devletinin, Milletinin bütünlüğü ve coğrafyası tartışılmaya açılmıştır. Her geçen gün iç ve dış çevrelerde derinleşerek devam etmektedir. Özerk yapılanmalar, federasyonlar konuşulmaktadır. Uygulamaya çalıştıkları Yeni Osmanlıcılık İslam coğrafyasında itibar görmemiş komşularımızla ‘sıfır sorun’ ile çıktıkları yola sorunları çözülmesi zor düğümler haline getirmişlerdir. Yeni Ortadoğu diye başkalarınca üretilen ve ülkemizi parçalara ayırmaya yönelik bir projeyi sahiplenerek Yüzde yüz Türk olan Diyarbakır Şehrimizi projenin yıldızı yapacaklarını iddia etmişlerdir. Bu oniki yıllık sürede yapılan yanlışlıkları bir bir saymanın manası yok. Hepimizin hafızalarında taptaze duruyor olmalılar. Asıl mesele: 

1) Türkiye’nin içinde bulunduğu bu yapıdan kurtulmak için Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir vesile olabilir mi?  

2) 2015 yılında yapılacak genel seçimleri nasıl etkiler?

Bu konuyu Adana Kültür Derneği Topluluğu ve bu siteyi ziyaret eden okuyucularımız için tartışmaya açıyorum. Yazılarınız ve yorumlarınız olduğu gibi yayınlanacaktır.

 
 
 
 
 
 

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

206 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi