KİTAPLARLA SÖYLEŞİ -1 - Bünyamin TOKSOY

KİTAPLARLA SÖYLEŞİ -1

Bünyamin TOKSOY

Oğuzhan Saygılı, kendisini tanıdığım günden beri kurduğu her cümlede kitap sözü geçen, kitaba dair ve kitâbi konuşan; hayatını adadığı yolda hiçbir sapma ve yılgınlık göstermeyen, kitap tekkesinin en sadık müridi ve en mütevazı mürşidi...

Bir insan yıllarını okumaya, okutmaya ve bunları anlatmaya adamışsa yazacağı ilk kitabın da bu çerçevede yine içinde kitaplar barındıran bir eser olması gayet normaldir.

Şimdiye kadar bir yazarın birçok eserinin değerlendirildiği kitaplar okumuş olmama rağmen ilk defa birçok yazara ve kitaplarına değinen bir kitabı okuma fırsatı buldum.

Oğuzhan Saygılı kaleme aldığı 41 yazıda birçok kitabın içeriğinden bahsediyor ve kendi imbiğinden geçirip değerlendirmelerde bulunuyor. Yılların birikiminin bir bölümünü cömertçe bizimle paylaşıyor.

Her kitap severin okuyabileceği bu kitap özelde de birçok farklı alana hitap etmektedir. Mesela kitabın 1. bölümünü oluşturan "Başarı Hikâyeleri" Eğitim Bilimleri alanında eğitim gören ve hizmet verenler için başvurulacak ve kütüphanelerinde bulundurabilecekleri birçok kitaba kaynak teşkil etmekte. Ayrıca bütün öğretmenlerin sınıfta sadece alanları ile ilgili bilgi vermediği, öğrencilerini her şekilde hayata hazırladığı, moral ve motivasyonlarını artırmak için özellikle başarı hikâyelerine başvurdukları düşünüldüğünde yine hepsi için bir kaynak niteliği taşımakta. Tabi bunların içine birçok farklı iş kolunda seminer veren kişileri ve katılımcıları da ekleyebiliriz. Haliyle kitap; yerli ve yabancı birçok mucit, profesör, iş adamı ve sporcunun başarı hikâyeleri ile başta eğitimciler olmak üzere toplumun çok geniş kesimlerine hitap etmekte.

Kitabın 2, 3, ve 4. bölümleri ise daha çok tarih severler, meraklıları ve bu alanda uzman olanlara hitap eden kitapların tanıtımını içermekte. Tabi, tarih dediysek ders kitaplarından bahsetmiyor kitabın yazarı. Tarihi kaynak niteliği taşıyan günlükler, gözlemler, anılar ve seyahatleri konu alan kitaplar üzerinde duruyor.

Kitabın 2. bölümünü oluşturan "Batının Gözüyle" bölümü; Batılı gezgin, felsefeci, sefir ve askerlerin Türklere, Türkiye'ye, bazı tarihi dönem ve şahsiyetlere bakış açılarını içeren kitapların tanıtımından ve değerlendirmelerinden oluşmakta. İtiraf etmeliyim ki bu bölümdeki bazı kitaplarda yer alan bilgiler kendimizi yeniden ve daha nesnel bir değerlendirmeye tabi tutmamızın gerekliliğini hissettirdi bana. Ayrıca her daim cefakâr ve vefakâr olduğunu vurguladığım ve bir parçası olmaktan gurur duyduğum Erzurum'dan " ... Vatana olan borcun hiçbir vakit sonu olmaz; fakat bu serhat beldesi vatana borcundan ziyade vatandan alacaklıdır. " (s.161) İsmail Habip Sevük'e ait olan bu sözler oldukça gurur verici olması münasebetiyle altını çizdiğim mısralardan sadece birkaçını oluşturmakta.

Kitabın üçüncü bölümünü ise "Osmanlı Çökerken" başlığı altında Osmanlının son dönemlerinde vuku bulan, Batı'nın aleyhimizde her daim kullanmaya çalıştığı ve tek taraflı mazlum bir halk imajı ile lehinde güzellemeler yaptığı " Ermeni(lerin) Meselesi" ile ilgili günlüklerin, raporların ve akademik yayınların yer aldığı kitaplar ve tanıtımları içermekte

Bunun dışında II.Meşrutiyet Dönemi'nin ve II.Abdülhamit'in farklı açılardan ele alındığı, Osmanlı'nın son dönemindeki kendisi için en büyük sorunları ve acıları içeren olayların anlatıldığı eserleri içermekte.

Son bölümü oluşturan "Dost Acı Söyler" de ise bir Tatar aydını olan Fatih Kerimi’nin gözüyle Avrupa, Osmanlı ve Kırım'ı anlatan eserlerin üzerinde durulmakta. Bir dost olan Fatih Kerimi'nin Osmanlı ile ilgili tespitleri ilgi çekicidir. Bu tespitler insanı düşündüren bir o kadar da dehşete düşüren bir yapıdadır. Çünkü imparatorluktan kopan parçalar karşısında gerekli tepkiyi vermeyen toplumun ilgisizliği yazarı dehşete düşürür. Keza bugün benzer senaryolar karşısında yine benzer tutumların sergilenmesi rahmetli Mehmet Akif'in "Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar/Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?" sözünü akla getiriyor ve inşallah tekerrür etmez diye dua ediyoruz.

Sonuç olarak yazarın ele aldığı konu başlıkları içindeki kitaplar oldukça önemli ve okunması elzem kitaplar olarak göze çarpıyor. Ayrıca yazarın kitap tanıtımlarının ardından yapmış olduğu yorumlar da ayrıca bir bakış açısı oluşturması açısından önem arz ediyor. Kitap her ne kadar bilgi verici ağırlıkta olsa da hem tanıtım hem de yorum kısımları oldukça akıcı bir anlatıma sahip. Bu da geri dönüşlerle vakit kaybını ve sıkılmayı önleyerek kitabın okunurluğunu artırıyor. Ayrıca bu durum yazarın anlatım gücünü de tescilliyor.

Beğenerek okuduğum ve çok faydalanacağımı düşündüğüm bu kitabı bize hediye ederek okuma bahtiyarlığına kavuşturduğu için Sayın Oğuzhan Saygılı Hocam'a çok teşekkür ediyor ve imbiğinden geçirip bizimle cömertçe paylaştığı kitapların yer aldığı "Kitaplarla Söyleşi" serisinin devamını diliyorum. Rabbim kalemine güç versin.

You have no rights to post comments

An itibariyle ziyaretci sayısı:

20 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi