IQ KADER DEĞİL - Taha AKYOL

IQ KADER DEĞİL

 

Taha Akyol

 

Prof. Dr. İskender Öksüz "Alt Akıl" kitabında güven-ahlâk ve demokrasi arasındaki bağı kaleme alıyor.

"Alt Akıl"
İskender Öksüz
Panama Yayıncılık
Fiyatı: 19 TL
 
ARAŞTIRMA

Bugünlerde İskender Öksüz’ün “Alt Akıl” kitabını muhakkak okumak lazım. Önce şu çarpıcı bulgulara bakalım: “IQ Ortalaması” Batı Avrupa ülkelerinde 100, Çin’de 105 iken, Türkiye’de 90’dır! Biz geri zekalı mıyız?! Öksüz kitabında zeka araştırmalarından örnekler veriyor. Toplumlar arasında gerçekten çok önemli IQ farkları var. IQ düşükse o toplumda ekonomik ve akademik gelişme sınırlı kalıyor. Kamu kurumları ve hukuk alanında istenilen gelişme sağlanamıyor.

Öksüz’ün kitabı, pek çok açıdan incelenmiş olan az gelişmişlik ve otoriter kültür konularının IQ ortalamasıyla ilişkisini inceliyor. O bakımdan gerçekten yeni ve ufuk açıcı bir kitap. IQ ortalaması 100 ve üzerinde olmayan toplumlar hukuk, rejim, özgürlükler gibi siyasi kavramları; yer çekimi, enerjinin akımı gibi 'soyut' kavramları kolayca kavrayamıyor. O toplumlarda otoritelere sorgusuz sualsiz bağlılık, yaratıcılıktan uzak olma, eski bilgileri tekrarlama ve kısa vadeli faydacılık, çıkarcılık gibi alışkanlıklar sürüp gidiyor.

Tilkiyle köpeğin fark

Sorun şu: IQ ortalaması ırki bir özellik mi? Genetik bir olgu mu? Eğer böyleyse çare yok demektir! Cevabı Öksüz’ün kitabında öğreniyoruz ki, James R. Flynn, dünyada bütün IQ ölçüm değerlerinin zaman içinde yükseldiğini tespit etmiş. Mesela 1930’larda Amerika’da ortalama IQ değeri 80’miş. Bugünkü Türkiye’nin hayli gerisinde… Fakat 1990’larda ortalama Amerikan IQ’sü 100’e çıkmış. Demek ki ırkla ilgi değil. Genetiğin etkisi var, fakat mutlak değil. Öksüz 'tahsil'in önemini vurguluyor. Tahsil seviyesi yükseldikçe, tıpkı spor yapan insanın kaslarının gelişmesi gibi, beynini çalıştıran insanın da IQ’sü gelişiyor. Bu tespitten şöyle muazzam sonuçlar ortaya çıkıyor: “Tahsil görmemişler soyut düşünmüyor. Soyut sınıflandırmalar yapmıyorlar. Kategoriler yok. Tümden gelim, tüme varım yok gibi… Bunun yerine köylülerin düşünme tarzlarını şu sıfatlarla tarif ediyorlar: Faydacı (utilitarian), duruma bağlı (situational), fonksiyonel, operasyonel.”

Flynn örnek de veriyor: "Tilki ile köpek arasındaki ilişki nedir diye sorulduğunda bugün İngiltere’de bir öğrenci 'ikisi de aynı aileden hayvan' diye cevap verir. Halbuki 19. asırda bir İngiliz köylüsüne sorsaydınız 'tilkiyi köpekle avlarız' cevabını alırdınız..." Türkiye gelişmişlik sıralamasında nasıl ikisinin arasındaysa, PISA ve PIAAC sınavlarında aldığımız sonuçlar da ikisinin arasında…

Somut’tan soyut’a

Kendisi de bilim adamı olan Öksüz’ün şu satırları son derece önemli: “Bilgi somuttur. Bilim bu somut bilgileri alır, bunların soyut kategoriler içinde sınıflandırılabileceğini görür… Bilgiler kavram haline, kavramlar soyut kategoriler haline gelir, kurallaşır. Sonra ihtiyaç duyuldukça bu kurallardan, soyut kavramlardan somut bilgilere geri dönülür… İşte dünyaya bu insanlardan kurulu toplumlar hükmederler…”

Öksüz’ün anlattığı bu soyut zihinsel muhakeme sürecini kavrayamayan toplumlar geri kalıyorlar. Hukuk; kamu kurumu, özgürlük, demokrasi gibi kavramları da kavrayamıyorlar. O yüzden 'dikey' yani hiyerarşik ilişkiler güçlü oluyor, 'yatay' yani eşitlikçi ilişkiler zayıf kalıyor.

Hiyerarşide yer alanlar daha alttakilere hükmediyor, alttakiler de bunu içtenlikle benimsiyor; “Büyüklerimiz bilir” kültürü, lider kültürü… Halbuki hak ve hürriyetler, hukuk ve demokrasi gibi 'soyut' kavramların geliştiği toplumlarda eşitlikçi 'yatay' ilişkiler, mesela sivil toplum ve parti için demokrasi gelişiyor. Kamu kurumları 'kanun'a göre çalışıyor. Hiyerarşik toplumda ise kurumlar emirle çalışıyor, bu yüzden hesap verirlik de olmuyor.

Böyle toplumda kişilerin birbirine güveni de olmuyor çünkü güven bir 'yatay ilişkiler' ürünüdür. Dünya güven sıralamasında Norveç 148 puanla en üstte, Türkiye ise 10.2 puanla en alttan üçüncü sırada! Böylece az gelişmiş yahut gelişmekte olan toplumlarda hukuk devleti ve demokrasi kavramlarını önemsemeyen rejimler ortaya çıkıyor. Öksüz Ferid Zekeria’nın 'illiberal demokrasi' kavramını, tam bir isabetli 'özgürlüksüz demokrasi' olarak çeviriyor.

Öksüz, çarenin 'tahsil' olduğunu anlatıyor; ezberci değil; zihin çalıştıran 'tahsil' tabii! Mutlaka okunması gereken bir kitap; mutlaka.

 

You have no rights to post comments

An itibariyle ziyaretci sayısı:

52 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi