“ÇAKAL, ASLANI YER Mİ?

“ÇAKAL,  ASLANI YER Mİ?

 Halil ALTIPARMAK

Televizyonlarda doğa ile ilgili belgeseller seyrederken beni en çok üzen, etkileyen, düşündüren konu, daima, bir aslanın sırtlanlar tarafından öldürülmesi sahneleri olmuştur.

1912 yılında, o dönemin Türk Sosyologlarından olan Celal Nuri İLERİ’nin yazmış olduğu “Tarih-i Tedenniyat-ı Osmanî (Osmanlı’nın Çöküş Tarihi)” adlı kitabını tercüme etmiş idim. Bu kitapta en çok dikkatimi çeken ifade şu olmuştu: “Biz Türkler, postuna uzanmış yatan bir ASLAN’a benziyoruz. Artık uyanma zamanı gelmiştir.”

 

Şimdi, yukarıdaki iki paragrafı bir arada düşündüğümüz zaman şu sonuca varıyoruz: Türk Milleti, hâlâ, maalesef, postuna yatan aslan durumunda ve hatta sırtlanlara, çakallara yem edilmeye çalışılan bir aslan pozisyonunda.

 

Artık, buna dur demenin zamanı gelmiştir ve hatta maalesef geçmek üzeredir. Yeter artık, ne zamana kadar UYUYAN ASLAN olmaya devam edeceğiz? Çakallar, sırtlanlar koca Aslanı parçalamaya çalışmaktalar.

 

Bakın; Yunanistan, üç kuruşluk gücü ile yozlaşmış, tükenmiş, dağılmış AB desteği ile Koca Aslanı yem etmeye çalışmakta…

 

ABD’nin desteği ile Koca Aslanın bir taraflarını koparmaya, parçalamaya çalışmaktadırlar. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yaklaşık 20 yıllık dönemi hariç, son 2-3 yüzyıldan beri uyumaya, uyutulmaya, uyuşturulmaya ve uyuşmaya alışmış Yüce Türk Milleti, eğer bu durumuna, yani uyku haline devam ederse, inanın hem bölgenin, hem de dünyanın ve hatta insanlığın geleceği çok ciddi tehlikede ve yok olmaya doğru gidecektir.

 

Bölgenin, dünyanın ve insanlığın kurtuluşu Koca Aslanın uykudan uyanmasına bağlıdır. Bunu, olması gereken ve sıradan bir mensubiyet duygusu ile söylemiyorum.

 

Bakın; Avrupa’nın ortasından Çin’in içine kadar ve çok geniş bir yelpazede bu Koca Aslanın ayakları, gövdesi ve azameti çok açık olarak herkes tarafından görülmektedir. Bu azametin BİRLİK haline dönüşmesi durumunda neler olabileceğini ve hele bu koca coğrafyanın en zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olduğunu da düşünürseniz neden Aslanın uyanmaması için içeriden ve dışarıdan olağanüstü gayretler sarf edildiğini sanırım görürsünüz.

 

Ama, düşmanın gayretlerine bakarak kendi geleceğimizi ve insanlığın geleceğini belirleyemeyiz. Biz ne yapacağımızı belirlemeliyiz. Aslanın uyanmasını isteyen herkes, kendini yoklamalı ve mutlaka yapabileceği bir şeyler olduğuna inanmalı ve uygulamalıdır. İşte bütün mesele buradadır. Yani, özet olarak; Aslanı, çakallara yem etmemelidir.

 

Günlük hayatımızda bile, bir takım çakalların, sırtlanların Aslana saldırmaya ve onu yok etmeye çalıştıklarını görmekteyiz.”

 

Değerli okurlar, başlık dâhil yukarıdaki yazı, tamamen, 8 Haziran 2006 tarihinde yine bu gazetemizde yazdığım bir yazıdan alıntıdır.

 

Hiçbir ilâve yapmıyorum. Takdir, değerlendirme, düşünme, karşılaştırma, farklılıkları bulma siz değerli okurlarımındır.   

You have no rights to post comments

Köşe Yazarları


Annemin Ardından...
Cuma, 25 Ağustos 2023
...
TÜRK BAYRAMI: NEVRUZ
Salı, 29 Mart 2022
...

An itibariyle ziyaretci sayısı:

160 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi