ERMENİSTAN'DAKİ KÜRTLER/YEZİDİ VE ZERDÜŞT İNANCINDA OLANLAR

Geçen haftadan devam                                                   -6-

ERMENİSTAN'DAKİ KÜRTLER/YEZİDİ VE ZERDÜŞT İNANCINDA OLANLAR

Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU

Büyük Ermenistan Devleti'nin inşası için uzun yıllardan beri dış merkezlerle ve kurdukları örgütlerce faaliyetlerine devam ederken, Türkiye içinde de "mozaikçiler", "federasyon ve eyalet taraftarları" ve de "Ermenilerden özür dileme" örgütü mensupları, Ermenistan davasına direkt veya dolayı olarak hizmet ettiklerini görmekteyiz.

4 Şubat 1996'da İstanbul Hilton Oteli'nde ilginç bir toplantı yapılır. Konuşulan konular Ermeni davasına nasıl uygun olduğunu görmekteyiz:

'Beş yıldızlı Hilton' otelinde söz ona "Kürt Enstitüsü" tarafımdan düzenlenir. Konu yine sözüm ona Kürt sorunları ve demokratik(l) çözüm adı altında yapılan bu toplantıda ilginç insanları da görmekteyiz:

-HADEP Genel Başkanı Yardımcısı Osman ÖZÇELİK,

-Yazar İsmail NACAR,

-Refah Partisi İstanbul Milletvekili Bahri ZENGİN,

-İnsan Hakları Derneği(!) Başkanı Akın Birdal,

-TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği)nin Güneydoğu Anadolu raporunu hazırlayan Prof. Dr. Doğu ERGİL, CHP Milletvekili Ercan KARAKAŞ, Türk düşman bazı "dönme-devşirmeler" yanında, her ne işleri varsa "hayvan haklarını(!) koruma demeğinin temsilcileri.

Bu toplantıda en önemli konuşmayı Hadep Genel Başkan Yardımcısı Osman Özçelik yapmıştır. Ermeni davasını çağrıştıran konuşması şöyle idi:

"..Ermeniler de Kürtler gibi köklerini yine kendi topraklarından alan medeniyetler(î) oluşturan son derece saygı değer(!) bir millettir. Saygı değer bir millet olan Ermenilerin 'kendi topraklarına' dönmeleri konusunda Kürtlerin(yani aslında Ermeni asıllı Kürtlerin) gönülleri ve kapıları açıktır. Ermeniler ile Kürtlerin uzun yıllar birlikte yaşadığını" sözlerine ekleyen O. Özçelik, konuşmasına şöyle devam eder:

".Ama ne yazık ki, bugün kendi topraklarını (yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu) terk etmek zorunda bırakılmışlardır. Bugün Türkiye'de toplam 50 bin dolayında Ermeni olduğu söyleniyor. Milyonlarca(!) Ermeni katledildi ya da yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Eğer bir gün Ermeniler kendi yurtlarına gelmek isterlerse, Kürtler(hangi Kürtler?) onlara tekrar gönüllerini, kapılarını ve topraklarını açar, birlikte yaşamaya devam ederler."

Hadep Genel Başkan Yardımcısı Osman Özçelik'in Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya Ermenilerin gelip yerleşmeleri hususunda bu çağrının akabinde dinleyenler tarafından uzun süre alkışlanmıştır. Daha sonra da, konuşmacı olarak Doğu Erbil şöyle demiştir:

"Ermenileri birlikte kesmedik mi arkadaşlar? Gelsin birlikte yaşayalım diyorsunuz, kime sordun? Ermenilerin geri gelmemesi için mezarlarını bile tahrip etmedin mi?" der.(Şubat 1996 tarihli Akşam Gazetesi haberi)

Bu toplantıda Hadep temsilcisinin konuşmasını destekleyip alkışlayanlar, dünyaya şunu ilan etmişlerdir:

-Ermeni örgütlerinin iki yüz seneden beri Hıristiyan âleminde hiçbir gerçek tarihi delillere dayanmayan, sadece Türk İslam düşmanlığına dayalı propagandaları ile "Türkler milyonlarca Ermenileri "katlettiler!" şeklinde ileri sürülen iddiaların doğru olduğunu,

-Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Ermeniler'in kendi topraklarıdır. Müslüman Türkler buraları istila etmişlerdir. Tekrar buralara gelip yerleşmek onların hakkıdır ve biz Kürtçüler de kendi topraklarına yerleşmeleri hususunda her türlü yardımı yapmaya hazırız!

Nasıl 1839, 1856 ve 1878'de Batılı emperyalist güçlerin dayatmaları ile yapılan "ıslahat reformları", Osmanlı Devleti'nin egemenliği altında bulunan "dini, etnik" halklara 'iktisadi, idari ve de siyasi imtiyazlar' verilmesine ve onların bağımsızlık kazanmalarına

Sebep olmuşsa, bugünde aynı emperyalist güçlerin ve içimizdeki 'omuzdaş, yandaş, fıkirdaş' ve: işbirlikçileri ile "demokratik reformlar, açılımlar" adı altında aynı oyunu sahnelemektedirler. "Siyasi ve demokratik çözüm", küreselleşme/ yeni dünya düzeni gibi sloganların arkasına sığınarak, Müslüman Türk milletinin milli kimliği ve üniter yapısını parçalayacak, vatan 36 hisseli ihtilaflı mülk haline getirmek ve milleti, millet olmaktan çıkarıp, "mezhep, din, etnik ve dil" farklılıklarına siyasi ve sosyal kimlikler etrafından kümeleştirip, karşılıklı mevzileştirmek Batı emperyalizmin ve Siyonizmin değişmeyen oyunudur.

Hıristiyan haçlı dünyasının en önemli ana hedeflerinden birisi "İncil ülkesi" dediği Anadolu'ya hâkim olmak ve Büyük Ermenistan'ın kurulmasını sağlamak; İlk kilise-Antakya’da-burada açıldığı ve bugünkü Hıristiyanlığın asıl kurucusu Aziz Pavlus (Saul) Tarsuslu olduğundan Anadolu Hıristiyanlarca bir nevi 'vaad edilmiş İncil ülkesidir', Müslüman Türkler'in işgali altındadır. mutlaka kurtarılmalıdır. Asırlardan beri bizleri bu topraklardan atmak için Hıristiyan-Batı dünyası hiçbir zaman bize rahat vermemiştir. Her türlü 'ayrılıkçı-bölücü ve fitne' akımları hep desteklemesi de bu tarihi kinlerinden dolayıdır.

İsrail kurulduktan sonra, siyonizmin yayılmacı politikası açısından, İsrail'in Fas'tan Endonezya'ya kadar bütün İslam ülkelerinde "etnik, dil, mezhep ve din" temeline dayalı olarak bölücülüğü teşfik etmek ve Müslüman ülkeleri 'etnik, mezhep ve halklar arazisine" dönüştürüp, özellikle de Ortadoğu'yu parçalara bölerek "Büyük İsrail'i" kurmak.

Hıristiyan dünyası gibi İsrailoğulları da Türkiye'de PKK başta olmak üzere bütün bölücü örgütlerinin hem kurucusu ve hem de en yakın yardımcılarıdır. Bu hususta ABD'yi de kullanarak yapıyor. Suriye'nin 'dörde bölünmesi' ve Kuzey Irak'ın üçe bölünüp, Kuzey Irak bölgesinde 'Yahudi Kürdistan' kurulması-Yahudi devleti olan İsrail'in en önemli siyasi projelerindendir(daha önce yazmış olduğum; İsrail'in İslam Dünyası Üzerindeki Büyük Stratejisi araştırma yazımında bunlar genişçe anlatılmıştır).

"Büyük Ermenistan" ana hedeftir. Ana hedeflere birden bire varılmaz. Uzun zamandır gündemde tutulan "Ermeni ve iç içe olduğu Kürt meselesi", kurulması planlanan Kürdistan yani Güneydoğu'daki 'gecekondu Kürdistan', ana hedefe varmak için ele geçirilmesi gereken önemli 'ara hedeftir'(atlama taşı olarak). Bunun yanında bu 'ara hedeflere' varmak içinde ayrıca önemli 'mevzilerin' ele geçirilmesi gerekir. Bugün Liberalist-Kapitalist, sosyalist ve kozmopolit Müslümanların kümelendiği bazı cemaatler, siyasi ümmetçiler, özellikle Türk kimliğine düşman çevreler. Kürt sorununun çözümü için "demokratik ve insani bir hak" olarak, masum sloganlar arkasından 'Kürtçü Tv 'nin kurulması, Kürtçe eğitim yapılması, yani

Kurmançci konuşan büyük çoğunluğu Müslüman ve Osmanlı tahrir defterlerine göre de çoğu Türkmen olan insanlarımızı birer 'azınlık' haline getirilmek istenmesi 'ara hedef olan gece kondu Kürdistan'a varabilmek için önemli mevzulardır.

Nitekim daha öncede bahsettiğimiz gibi, PKK'ın başının Yunanistan'da çıkan "Kürdistan'ın Sesi" dergisinde verdiği beyanatta da bu husus açık ve seçik olarak zikredilmektedir.

Zaman zaman konunun içinde geçtiği gibi Ermeni örgütleri ve diaspora Ermenileri yaptıkları bütün toplantılarında artık "ana vatanlarına" yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki topraklarına kavuşacakları günlerin 'ufukta görüldüğünü' söylemeleri boşuna değildir.

Hazırlıklar şimdiler de bütün hızıyla devam etmektedir. Hafızalarımızı biraz zorlarsak Turgut Özal'ın Başbakanlığı döneminde büyük paralar karşılığı 300 bin emekli Amerikan vatandaşının VAN bölgesine yerleştirilmesi konusu gazetelerde konu olmuştu. Bu emekli Amerikan vatandaşları aslında Ermenilerden başkası değildi.

Bu hazırladığım bir örneği de, "tasarlanan Büyük Ermenistan" haritasının "Musul" bölgesine hâkim olmak için bir de Hıristiyanlaştırma açısından, Ermenistan'da-1998 yıllarında-iki seneden beri 20 bin kişilik "Kürtçe konuşan Ermeni, Süryani ve Yezidilerden müteşekkil bir ordu hazırlanmıştır. 0 zamanki Azerbaycan Türk Cumhuriyeti'nin yetkilileri tarafımdan açıklanan bilgilere göre bu ordu, Kuzey Irak bölgesine yerleştirilecek. Bu işle bizzat ilgilenen kişi "Ermenistan Kürtleri Askeri Komutanı İşhan ASLANYAN" idi. Bu ordunun bütün teçhizatları Ermenistan ve Batılı güçler tarafından temin edilmiştir.

Eğitilmiş -bu lejyonerlerin Musul bölgesine götürülme işini de sözüm ona kendisinin Kürt olduğunu iddia eden "Kürt Aydınlar(!) Birliği Başkanı" olarak tanıtılan "Amarine SERDAR'ın organize ettiği belirtilmiştir. ABD'nin birinci Körfez muharebesinde, Yahudi asıllı Kürtlerden altı bin kişilik Peşmergeyi, götürüp eğittikten sonra Irak'ın kuzey bölgesine getirilmesi, bu Ermenistan'dan gelenler ile birlik kurmuşlardır.

ERMENİSTAN'DAKİ KÜRTLER/YEZİDİ VE ZERDÜŞT İNANCINDA OLANLAR

Ermenistan'daki Kürtçe konuşanlar genellikle "Yezidi ve Zerdüst" inancına bağlı olarak iki grupta toplanmaktadır. Yezidi inancına bağlı olan Kürtler'in önemli bir kısmı kendileri Kürtçe konuşmalarına rağmen, Kürt olduklarını asla kabul etmemektedirler. 1980'li yılların sonlarında 'Yezidi Kürtleri' üzerine araştırma yapmış olan "Cema SADAKYAN" Yezidiler'in Kürt olduklarını iddia etmekle beraber bu konunun fazla incelenmediğini belirtir.

Sadakyan'ın yaptığı araştırmada Ermenistan’da 60000 kadar Yezidi Kürtün yaşadığını bildirmektedir.

Ermenistan'daki ikinci grubu teşkil eden, Zerdüşt inancında olan Kürtler(daha doğrusu Kürtçe konuşanlar), kendilerini "başka bir etnik topluluk" olarak tanıtmaktadır.

Ermenistan'da yapılan bir diğer araştırmada; "Talin, Esterek, Aragaçaton, Armavir, Eçmiadzin "bölgesinde yaşayan Kürtler'in büyük bir kısmı kendilerini "Yezid" olarak gördüklerini ve Kürtçe konuşmalarına rağmen "Kürt Kimliğini" kabul etmedikleri tespit edilmiştir.

1990 yılında 'Hamburg(Almanya'da)'da Asurî ve Yezidilerin kurduğu Dini Merkez'in o zamanki başkanı Yezidi ruhani(Yezidi ruhani piramidinin en tepesindeki)' Amir(Emir) Anver Muaviye İsmail el-Yezidi; çıkardıkları "Huyodo" adlı dergide, 1992 yılında, Mesut Barzani ve Talabini'ye yazdıkları mektupta; kendilerinin asla Kürt milliyetinden olmadıkları, Asurî kökenli olduklarını belirtmiştir.(Tanıl Yaşar,' Yezidilik, Şubat-2008,sf:233-234)

"Argeç, Argaçaton ve Erivan'da yaşayan bazı Kürt gruplarının da kendilerini "Zerdüşt" inancında olduklarını ama Kürtçe konuşmalarına rağmen yine kendilerini aynı bir etnik topluluk olarak görmektedirler.

Ermenistan'daki bu söylediğimiz Kürtlerin oluşturduğu 'Kafkasya Kürt Örgütü' başkanı Ali Haydar(Yezididir), A. Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye gelişi ve yargılanması esnasında miting ve gösteriler düzenleyerek, Ermenistan hükümeti de PKK ile dayanışma için olduğunu göstermiştir.

1969 yılında, Lübnan'daki Ermeni terör örgütü olan Taşnak Partisi ile yine Lübnan'da siyasi Kürtçü çevrelerin sözüm ona kurdukları "Kürt Hayır(!)" Cemiyeti, birlikte kurmuşlardır.

Bu birlikteliğin bir diğer yansımalarından biri de Suriye'nin Başkenti Şam'da(Dımışk'ta) faaliyet gösteren "DAMASK(Yani Damascus-Şam) Ermeni-Kürt hareketi'nin Dağlık Karabağ Şusa ofisi ise, Ağustos(2005 yılı) ayı içinde faaliyete geçer. Ofısin kuruluşu, Ermenistan İçişleri Bakanlığı tarafından da resmi olarak onaylandı.

Bu Ermeni-Kürtçü örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı savaşı yürütmek için yani 2003 yılında Şam'da kurulan DAMASK örgütünün başkanlığını, Yezidi 'Miraj' kod adlı 'Asad ASA DURYAN' yapıyordu.

Bu örgüte bağlı militanlar, uzun yıllar faşist Ermeni devletince işgal altında olan, kadim Türk toprağı olan Dağlık Karabağ bölgesindeki 'Hankent ve Şusa' bölgelerinde Rus ve

Ermeni subaylarınca askeri eğitim veriliyordu. Lübnan'daki Beka Vadisi'nde de aynı Ermeni terör örgüt mensuplarıyla PKK'lıları yan yana görmekteyiz.

Erivan’da 2004 tarihinde düzenlenen   "Dünya Ermenileri"   konferansında Türk

düşmanlığı masaya yatırılmış, Ermenistan sınır kapısının, hiçbir ön şart ileri sürülmeden

Türkiye tarafından açılması konusu ile sözde soykırım yüzünden Türkiye'den talep edilmesi

'gereken "toprakların"(Ermenistan bu toprak talebini Anayasasına da koymuştur) tespiti

Konusu ve "Ermeni-Kürt" kardeşliği ele alınmıştır.

Günümüze kadar uzanan Taşnak ruhlu Ermeniler ile "dönme-devşirme Kürtler" arasındaki; Müslüman Türk Milletinin bütün fertlerine(Türkmen, Yörük, Kürt, Zaza ve diğer Müslümanlara) yönelik terörist işbirliği ve yine Türkiye'de karşı Emperyalist saldırganlıklarındaki beraberlik, aslında pek de uzun ömürlü olacak bir gidişat değildir. Çünkü Ermenilerin yıllardan beri hayallerinde taşıdıkları kuracakları Büyük Ermenistan sınırları, Güneydoğu'nun tamamı ile Kayseri, Trabzon ve Bakü bölgesini ve de siyasi Kürtçülerin Türkiye'den ayırmayı düşündükleri toprakları da kapsamaktadır.

Allah göstermesin, Türkiye parçalanma sürecine, emperyalistler tarafından iyice sürüklenince, Güneydoğu'da sözde Kürdistan kurulmaya çalışılınca ve de kurulunca, Hıristiyan-Yahudi ittifakını oluşturduğu emperyalist güçler, kısa zamanda ülkemize müdahale edip işgal edebilecekler, daha sonra da bir zamanlar 'Ermeni-Kürt' kardeşliğinin bir palavra olduğunu, gece kondu Kürdistan'ı yıkıp, Büyük Ermenistan'ı kuracaklardır. Buraya İran'dan, Suriye ve Lübnan başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinden yüzbinler ve milyonlarca Ermeniler getirip yerleştirecekler, buradaki Müslüman Türkmen-Zaza ve Kürtleri; geçmişte olduğu gibi eline geçirdiklerini katledecekler, geri kalanı süreceklerdir.

Bazı siyasi Kürtçüler, Ermenilerin böyle bir şey yapamayacaklarını iddia etsin dursunlar ama nasıl Bosna'da yüzbinlerce Müslüman Boşnak'ı, nasıl Irak'ta iki milyon Müslümanı katlettilerse, Müslüman Kürtler'de aynısı yapmaları hiçte mesele değildi. Nisan-Mayıs 1915 yılında Van'da Ermeni terör Taşnak örgütü ile Rus askerleri çok kısa bir zamanda 25-30bin arası Müslüman Türk milletinin evlatlarının hepsini katlettiler.

Ermenilerce vaad edilen günlerin yakın olduğuna artık bütün kalpleriyle inanmakta ve şimdiden birkaç senedir Ermeni diasporası ile Faşist Ermenistan Hükümeti ABD ve Avrupa'da Büyük Ermenistan haritalarını dağıtmakta, Sevr antlaşmasında kendisine verilecek toprakların zamanının geldiğini propagandası yanında, aslında gerek tehcir öncesi gerekse tehcir sırasında kendilerine soykırım yapanların 'Müslüman Kürtler' olduğunu söyleyerek onları sorumlu tutmaktadırlar.   Doğu   ve   Güneydoğu Anadolu’daki   kurulacak   Büyük

Ermenistan smırları içinde hiçbir Müslüman'a yer verilmeyecek ancak Zazaca ve Kürtçe konuşan Ermeni asıllılar burada kalacaktır. PKK ve mensupları da kendilerine düşün Ermenilere yaptıkları büyük hizmet madalyaları ile taltif edilecektir.

Bin seneden fazla bir zaman dilimi içinde-bugünde dâhil-bu coğrafyada İslami, milli kimliğini, bağımsızlığım, şeref ve haysiyetini ve de bağımsızlığını korumak için göğsünü siper etmiş, Rumeli ve Anadolu'da Müslüman Türk varlığını korumuş, kalkan olmuş bu Milletin bin sene içinde milyonlarca evladını kaybetmiştir. "Toprağı sıksan, şüheda fışkıracak!" diyen büyük şairin ifadesiyle şehid kanlarıyla yoğrulup manevileşmiş aziz vatanımızın ve milletimizin parçalanmasında; kendileri için çıkar unsuru olacak her türlü-kökü dışarıya bağlı-bölücü ve yıkıcı fikir, eyleme geçmiş düşüncelerin sahipleri içimizdeki "devşirme-dönmeler";

Sözde komünist ve İslamcılık maskesi altına gizlenerek bölücülük-Kürtçülük yapanlar, yabancı ülkelerin vakıflarından büyük paralarla beslenip, Türkiye'nin "federal" parçalara bölünmesi için çalışan, emperyalizmin 'erken uyarı örgütleri' görevini yapan gayri-milli sivil örgüt ve kuruluşlar, eski komünistler yeni liberalistler, eski siyasi İslamcı şimdi ise ABD ve AB'ci kesimler; şimdi, İslam düşmanı Hıristiyan-Siyonist cephenin yağcılığına soyunup, Müslüman Türk milletinin milli-üniter yapısına ve devletin bütünlüğüne var güçleriyle saldırmaktadırlar. Kanlarında 'yabancı maddeler' bulunan ve zihnen 'yerli devşirmeler' haline getirilmiş olmalarından dolayı bu tip saldırganlıklar beklenebilir. Emperyalizmin karşısında, sömürge memurları gibi el pençe durup, baş eğip, diz çöküp, el-ayak öpebilirler;

"Yaşadığım müddetçe Müslüman Türklerle mücadelem ve savaşım sürecektir" diyen kızıl faşist Apo'nun da her türlü Türk ve İslam düşmanı cephe ile işbirliği yapması da ideolojisi ve fıtratı gereği normal sayabiliriz;

Ama asıl tehlikeli olan, bu ihanet örgütlerinin "elma şekerine" Müslümanların tadına bakıp aldanmasıdır. ' Gafletle-ihanet' ikiz kardeştirler. Geçmişte ve bugünde başımıza gelen felaketlerin ve örülmüş ve örülmeye çalışılan belaların sebep ve kaynaklarını bize gösterecek olan tarihtir. Evet, tarih bu hususta en iyi bir kılavuzdur.

Tarih şuuruna sahip olmayan yöneticiler ve yetkililer, tarihi tecrübeden de mahrum oldukları için masum ve demokratik bir fikir olarak ileri sürülen bazı 'reformların' nelere mal olacağım bir türlü kavrayamamaktadır.

Türk milleti, tarih şuuru ve tarih felsefesinden uzun zamandır uzaklaştırılmış bu sebeple de asırlar boyu başına gelmiş olan büyük felaket ve darbelerin kaynağını, sebebini ne olduğunu gösteren tarih bilgisinden; tarihi hafızadan yoksunlaştırılmıştır.

Tarih, milletlerin 'büyük hafızasıdır. Türk milletinin bu yönden hafıza kaybı var.

"Akıllı ve basiretli Müslüman, parmağını iki sefer akrep deliğine sokmaz! Diyen kendi güzel adı güzel Hz. Muhammet (s.a.v), birinci seferde dersini aldığı için bir daha bunu yapmaz der. Ama bizim tarihi hafızamız yer ile yeksan olduğu için tekrar-tekrar akrebin deliğine parmağımızı sokuyor sonra da bunun acısını çekiyoruz.

Evet, tarihten ders almayan, tarihi hafızaya sahip olmayan, tarih şuuru ve tecrübesi olmayan, ilmi zihniyetten ve basiretten yoksun olan 'yöneticilere' sahip olan milletler, kısa zamanda düşmanları tarafından nasıl yok edildikleri ve nasıl tarihin mezarlığına gömüldüklerini tarih 'parmağını gözümüzün' içine sokacak şekilde bize göstermektedir.

Vatanın asıl sahipleri canlarını bu vatan ve millet için vermiş olan şehitlerdir. Biz torunları bu 'emanetin' bekçisiyiz. Emanete hıyanet edenlerin ne bu dünyada ne de öbür dünyada övünülecek bir yeri yoktur.

 

Not: Bu yazı, 1992'de yayınladığım araştırma eseri olarak "Saklanan Gerçek / Kurmançi ve Zazalar" bölümünden kısmen alınmış ve bugündeki bazı olaylar ile birleştirilmiştir. Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU

KAYNAKÇA

1.   Esat URAS; "Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi". Belge Yayınları. 1976. sf:89

2.   Esat URAS, a.e. sf:90

3.   Von Evald BANSE; "Die Turkei"(Türkiye), 1915-Berlin. (Zikreden Esat Uras). sf:89

4.   EsatURAS, a.e. sf:90

5.   Nevork ASLAN; "Ermeni Milleti Hakkında Tarihi İncelemeler". Paris-1909. sf:165

6.   Nevork ASLAN; "Ermeni Milleti Hakkında Tarihi İncelemeler". Paris-1909. sf:165

7.   Peoples of Nations 1934. No:3

8.   Osman KARABIYIK; "Türk-Ermeni Münasabetlerinin Dünü-Bugünü. "Hizmet Ltd. Şti. Yay. No:4, Ist-1984. sf:II(onbir)

9.   Osman KARABIYIK: a.e. sf:21

10. VARASTASYAN; "Taşnaksutyun Tarihi". C.I. sf:254-258

11. Tiflis'te 1890'larda çıkan "MİŞAK" Gazetesi'nin 160. Sayısı

12.Prof. Dr. M, Aktok KAŞGARLI; "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Uygarlığına Giriş." T.K.A. Enst. Ank-1984., sf:50

13. Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU; "Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm", T.K.A. Enst. Auk-1984. sf:50

14. Em. Vali E. YAVUZ; "Tarih Boyunca Türk Kavimleri", sf:143

15. EsatURAS; a.e.sf:XXII, Belge Yay. Ank-1976

lö.Stefanus YERASİMOS; "Pontus Meselesi"; 'Toplum ve Bilim Dergisi'. sayı:43/44. Güz, 1988/Kış-1989,sf:34

17. V/.S.MONROE; "Tarih Boyunca Ermeniler", sf:42

18. Türk Kültürü Dergisi. Sayı:184. sf:18

19. Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU a.e.sf:284

20. Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU a.e.sf:284

21. Ergün BAYRAMCI; "Ortadoğu Gazetesi'nin 7 Eylül 1992 tarihli baskısındaki "Siyasi Partiymiş?" makalesi

EK-Kurulması düşünülen Büyük Ermenistan Haritası (İngilizce yazılı)

 

You have no rights to post comments

An itibariyle ziyaretci sayısı:

90 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi