CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
EY TÜRK MİLLETİ!
Necati ÖZKAYA
92.Yılını idrak edeceğimiz Cumhuriyetimiz içten ve dıştan gelen her türlü hiyanet çemberi içinde bir genel seçime gidiyor.Demokrasi tarihimizin en önemli seçimlerinden biri belki de birincisi olan 1- Kasım seçimleri Türk Milleti için oldukça hayatı bir öneme haizdir.Bu nedenlede oy verecek vatandaşların bu gerçeği bilerek muhakkak sandığa gidip, yurttaşlık görevini yerine getirmelidir. Aksi halde son pişmanlık fayda vermeyecektir.
92 yıl önce çok çetin şartlar altında Gazı Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu ve emanetini bize bıraktığı ve toplumun tek mutabakat aesi olan Cumhuriyetimiz ciddi bir şekilde sıkıntıya girecektir. Bir tarafta 13 yıldan beri Cumhuriyetin
|
NASİPSİZ DAYAK BİLE YENİLMEZ
Bugün Yeniçağ’da MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, “Üniter Devlet yapımız tehdit altındadır. Cumhuriyetimiz, bayrağımız tehdit ve saldırı altında olduğu bir dönemdeyiz” diyor. “MHP’nin iktidarı bu tehdit ve saldırıları durduracak yegane güçtür” diye konuşmuş.
Bayrağı yükseltecek, üniter devlet yapısını MHP koruyacak sağlamlaştıracaktır. İddiasını savunurken, Aslan Bulut “MİT ve MHP’de federasyon hazırlığı mı var?” isimli çarpıcı ve insana endişe veren bir yazısı Yeniçağ’da çıktı.(19.6.2007)Yazının MHP ilgili bölümünü aynen aktarıyorum:
|
YİTİK UMUTLAR
Necati ÖZKAYA
Aylardan beri kan ve gözyaşının kader haline geldiği güzel ülkemizde son Ankara' da patlatılan canlı bombalarda tuzu biberi oldu. Ortalık toz duman. On üç yıllık iktidar partisi şaşkın. Muhalefet ne yaptığını, ne dediğini bilmez halde. Her kesim bir suçlu arıyor. Herkes birbirini suçluyor. Ortadaki cenazeyi kaldırmak yerine, cenazelerden nasıl bir menfaat sağlama derdinde. 1 Kasımda yeniden seçim var. Nasıl oyları bir kaç puan yükseltebiliriz düşüncesinde. Kaybolan umutların, yitip giden gençliğin hesabını kim verecek, kimsenin umurunda değil. Ateş yine düştüğü yeri yakıyor.
İç ve dış politikada bir bataklığa gömülen AKP iktidarı çırpındıkça batmaya devam ediyor. Batarken de önüne ne çıkarsa onu da batırmaya çalışıyor. Dış politikada Ortadoğu çıkmazı içinde yönünü ve dostunu şaşıran iktidar, bu büyük satranç oyununda yeni hamleler yapabilecek bir durumda değil. Rusya ve İran' nın Esad iktidarının yanında yer alarak, savaşa dâhil olması bir anda dengeleri değiştirirken,
|
YİTİK UMUTLAR
Necati ÖZKAYA
Aylardan beri kan ve gözyaşının kader haline geldiği güzel ülkemizde son Ankara' da patlatılan canlı bombalarda tuzu biberi oldu. Ortalık toz duman. On üç yıllık iktidar partisi şaşkın. Muhalefet ne yaptığını, ne dediğini bilmez halde. Her kesim bir suçlu arıyor. Herkes birbirini suçluyor. Ortadaki cenazeyi kaldırmak yerine, cenazelerden nasıl bir menfaat sağlama derdinde. 1 Kasımda yeniden seçim var. Nasıl oyları bir kaç puan yükseltebiliriz düşüncesinde. Kaybolan umutların, yitip giden gençliğin hesabını kim verecek, kimsenin umurunda değil. Ateş yine düştüğü yeri yakıyor.
İç ve dış politikada bir bataklığa gömülen AKP iktidarı çırpındıkça batmaya devam ediyor. Batarken de önüne ne çıkarsa onu da batırmaya çalışıyor. Dış politikada Ortadoğu çıkmazı içinde yönünü ve dostunu şaşıran iktidar, bu büyük satranç oyununda yeni hamleler yapabilecek bir durumda değil. Rusya ve İran' nın Esad iktidarının yanında yer alarak, savaşa dâhil olması bir anda dengeleri değiştirirken,
|
TERÖRİZM SÖZLÜĞÜ
Sadi SOMUNCUOĞLU
Servet Avcı Yeniçağ'da yazmış;
"Bu ülkede en çok tecavüze uğramış kavramdır 'barış'... Hiçbir kural tanımayan, hamile eşlerinin ve çocuklarının yanında insan katledecek kadar alçaklaşanların, her istediklerinde 'barış'ı pazarlamaya kalkışmaları ne tuhaf..."
Avcı çok haklı... Her gün yüz yüze kalıp da sessizce seyredilen bir gerçeği, insanlığın tükenişini haykırmış!.. Doğru da, "tecavüze" uğrayan sadece "barış" olsa!.. Ama insanlığın bütün temel değerleri söz konusu ise vaziyet vahim demektir. Aynen "ahlaksızlık" yapıp da "ahlak" tellalı olmak, "vatan severlik" yapıp da "vatan satmak" gibi.
Asırlardır dünyayı sömüren emperyalistlerin sözlüğü böyle diyor. Bunların tuzağına düşenlerin eline bu sözlük tutuşturulmuştur.
|
AZİZ HOCAYA SELAM OLSUN!
Sadi SOMUNCUOĞLU
Prof. Dr. Aziz Sancar hocayı, hem Nobel Ödül'ü alarak Türkiye'nin şanını yükselttiği için kutluyor, hem de kararlı bir şekilde "Ben Türk'üm. En çok ülkem için sevindim" dediği için teşekkür ve minnet duygularımla selamlıyorum. Sonra da, kimlik bunalımı yaşayan yeni nesillere ve aydınlara cesaret ve hedef veren şu tavsiyelerinden dolayı selamlıyorum; "Türkiye'ye bilim lâzım. Güç durumdan çıkıp Avrupa düzeyine varması için bilim gerekli. Türkiye bizlere çok güzel eğitim sağlıyor. Bunu Amerika'da yapamazsınız. O bakımdan ben bu ödülü memleketime ve Cumhuriyet döneminde başlatılan eğitime borçluyum. Genç beyinlere tavsiyem, hiç yılmasınlar, dış ülkelere gitsinler, çalışsınlar, fakat benim yaptığımı yapmayıp, Türkiye'ye dönsünler."
|
KAFES VE YILLAR SONRA
Selver GEDİKBAŞ
Hiçbir şey; Mustafa Pehlivanoğlu’nun, idama giderken gözlerindeki buğulanmanın, bağrıma bıraktığı ‘kor ateşin’ yakışındaki cızırdamanın verdiği ‘ızdırabın’ ötesinde değildir… Hiçbir şey, bırakın ‘Mamak’ zindanlarını, karakollarda dayak yemekten kan işeyen ülküdaşımın, ‘çığlığının’ ciğerimin gömleğinin zarını eritmesinden güçlü değildir… Yine hiçbir şey, karakolda ziyaret ettiğim ülküdaşımın, vedalaşırken soğuk ve çelik gibi olan ellerini, bir gün sonra kömbe ekmeği gibi bulduğumda benim o gün çektiğim ızdırabın hesabını veremeyenlerin ‘günahından’ büyük değildir…
|
“GEÇMİŞ ZAMAN PEŞİNDE”
Nevzat Köseoğlu, Ayvaz Gökdemir ve ben askerliğimizi aynı zamanda Kars’ta yaptık. Asker arkadaşıyız. Aşık kahvehanelerinde aşk hikâyelerini beraber dinlemişizdir.
Birliklerimiz ayrıydı ama aynı otelde kalırdık. Akşam sohbetlerinde genellikle beraber olurduk. Ortak dostlarımızla akşamları Saray Pastanesinde buluşurduk. Gece geç vakitlere kadar burada, ağırlığını siyaset teşkil eden milli konularda sohbetler yapılırdı. Sohbet arkadaşlarımız arasında avukat ve orman mühendisi olan Yasin Bozkurt vardı. Bir dönemde Refah Partisinden milletvekilliği yaptı. Pastanenin sahibi Burhanettin Bey de fikirdaşımız, gönüldaşımızdı. O yıllar Türkiye’de sosyalist Marksist rüzgârların çok şiddetli estiği yıllardı. Kars, siyaseten solcuların egemenliği altındaydı. Yıllarca Rusya Devleti’nin işgali altında yaşayan bir ilin bundan acı dersler çıkarmamasına şaşar kalırdık.
Çoğu kez sivil, arada bir de üniformalarımızla pastaneye giderdik. Kars il merkezinde MHP henüz kurulmamıştı. Sohbetimize katılan sivil arkadaşlarla MHP il teşkilatının kurulması için anlaşma sağladık.“Bu iş tamam.” diye biz kendi aramızda konuşur, vazifesini başarıyla yapan insanların mutluluğu içinde otelimize dönerdik. Nevzat’la Ayvaz üst katta birlikte, ben alt kattaki bir odada tek başıma yatar kalkardım.
|
BÜYÜK BAKMA
Necdet ÖZKAYA
Büyüklerimizin kulağımıza küpe olsun diye söyledikleri sözler vardır. Bunlardan biri de “Büyük lokma yiyin, büyük söz söylemeyin.” İbretlik bir söz. Hayatın her döneminde insanın her yaşında ders alınacak bir söz.
Ders alınsın diye söylenen bu sözden insanlar ders alabilir mi? Şüpheliyim. Şüpheliyim, derken çok iddialı konuşmuş durumuna düşmemeliyim. Aklını iyi ve yerinde kullanan bir kimse, bu sözden mutlaka ders alır. Ders alanlar, ders çıkartanlar bir milletin övüneceği kimselerdir. Zira tevazu hududunu aşan her söz ve davranış insanoğlunun kötülüğüne yol açar. Nefsini azgınlaştırır. Nefsine yenilen insanı tutmak, zapt etmek mümkün değildir. Zulme sapar, hak hukuk tanınmaz. Şeref, namus, haysiyet onun için, başkalarının önem verdiği değerlerdir.
|
EŞİT VATANDAŞLIK-TAM DEMOKRASİ!
Sadi SOMUNCUOĞLU
Seçim bildirgesi ile CHP, bölücü terör örgütünün isyanına "Kürt sorunu" adını vermekte ve "çözümün eşit yurttaşlık ve tam demokraside" olduğunu savunmaktadır.
Bildirgede şu görüşlere yer verilmektedir; "Cumhuriyet tarihinin en önemli sorunlarının başında gelen Kürt sorunu, bir demokrasi eksikliği sorunu olarak anlaşılmalıdır. Sorunun çözümü için de esas olan daha fazla özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti anlayışıdır... Kürt sorununun salt bir güvenlik sorunu olarak görülmesi, yurttaşlarımızın insani ve demokratik taleplerinin geri çevrilmesine yol açmıştır. Güvenlikçi bakış açısından kaynaklanan yanlış uygulamalar, demokratik muhalefetin sindirilmesine ve yurttaşlarımızın önemli bir bölümünü mağdur eden ve aidiyet duygularını zedeleyen baskılara yol açmıştır... Günümüzde herkesin canını yakan, binlerce insanımızın hayatına mal olan bir şiddet ve terör ortamı yaşanmaktadır..."
Buradaki çarpıtılan kavramlara geçmeden önce, CHP siyasetinin kendisini meşru Devletimiz ile bölücü terör arasında nereye yerleştirdiğine işaret etmek isteriz.
|