Haziran 2014 Arşiv Sayfası

 

 

 

ÖLÜM DENENEBİLİR Mİ?

Sadi SOMUNCUOĞLU

Seçimler sırasında ve sonrasında medyada HDP adına iki kampanya yürütüldü. İlki;  “Diktatörlüğe giden AKP’nin tek başına iktidara gelmesini önlemek için, HDP barajı aşmalı.”  kampanyası. Sanki bir yerlerden düğmeye basılmış gibi başlatıldı. Zengin TV programlarıyla başarılı oldu; HDP barajı aştı. İyi de, bu kampanya niçin MHP ve CHP için değil de, bölücü KCK partisi için yapıldı? Üstelik, bugün hükümet krizi de çıkmayabilirdi. Düşünen olmadı. İkincisi ise; seçimlerden sonra yapıldı. Denildi ki;  “HDP artık ‘Türkiye Partisi’dir; barış ve birlik istiyor, bir şans verelim; denesek ne kaybederiz?” Yine aynı medya grubu başrolde; yine benim saf insanlarım ikna edilmekte. Hem de Suriye’nin kuzeyinde, emperyalist güçlerin desteğindeki PKK/KCK, Türkiye’yi kuşatan bir koridor açıyormuş; Türkmen’i, Arap’ıyla etnik temizlik yapıyormuş; insanları aç-susuz, perişan vaziyette sürgün ediyormuş bütün bunları görmeden. 

 

BEKLEDİĞİNİZ YAZI DİZİSİ

5 NCİ DEFTER'İ YAYINLAMAYA BAŞLADIK

 

BATUM LİSESİNE MÜDÜR ATADIK
 
Necdet ÖZKAYA

2 Nisan  Van'nın Kurtuluş Bayramı. Rus ordusundan kurtarılmış. Tarihi gerçekler asıl canilerin Ermeniler olduğunu gösteriyor.

2 Nisan’a iki gün kala AKP iktidarı tarafından onarılan Akdamar Kilisesi, törenle hizmete açıldı. Müze olarak güya hizmete girdi. “Güya” diyorum, zira bu gidişle Akdamar yakın zamanda kilise olarak ibadete açılır. Zaten törene katılan İstanbul’daki Ermeni Patriğide bu kanaatini açıkça ifade etmişti.

Kültür Bakanı Atilla Koç törenin baş aktörü. “Ayin yaptırmadık, dua ettirmedik” diye aklınca milletimizi kandırıyor.


SEÇİMLER VE SONRASI

Sadi SOMUNCUOĞLU

Seçimler, Türkiye’nin çok zorda olduğu bir ortamda yapıldı.

Durum dışarı da, bilhassa bölgemizde de aynı.

Seçimin sonuçları da böyle. Her şey Arapsaçına dönmüş gibi…

İşin içinden nasıl çıkılacak, bakacağız.

En acil konu, tabii ki, hükümetin kurulmasıdır. Ancak, sandalye dağılımı oldukça çetrefilli. Bu sonuç, Türk Milletinin ve Devletin yapısında meydana getirilen çelişki ve ağır tahribatın sonucudur.

Bundan birinci derecede siyaset etkilenmiş, güven ortamını sarsarak, zaten sorunlu olan uzlaşma imkanını daha da zorlaştırmıştır.

Yıllardır Devletin tepe noktalarında her Allah’ın günü, hatta saati yaşanan bu olumsuzluklar; husumet yüklü ağır suçlamaları, her türlü nezaketten mahrum, bir türlü sonu gelmeyen üslupsuz, çirkin, anlamsız kavgaları beslemiş, seviye dibe vurmuştur.

 

 

 
GÜN SANDIK GÜNÜDÜR.
BU DA BENİM SEÇİMİM
Oğuz ÖZKAYA

Yarım yamalak işleyen demokrasi sistemi içerisinde sandığa gidip vatandaşlık görevimizi ifa edeceğiz. Oylarımızı inandığımız partilere vermenin rahatlığı içersinde heyecanla sonuçları beklemeye başlayacağız. 8 Hazirandan itibaren seçim tartışmalar başlayacak. Gündemimizi uzun bir zaman bu alacak. Sonra bir şekilde iktidar oluşacak, muhalefet partileri belli olacak. Sonrada bildiğimiz iktidar ve muhalefet tartışmaları sürüp gidecek. Ve hiçbir şeyin değişmediğini, sıkıntıların olduğu gibi durduğunu, ülkemizdeki terör, savunma, işsizlik, eğitim, üretim, borçlanma, konut, beslenme, gelir dağılımı, istihdam vs. gibi sorunların olduğu gibi kaldığını; bunların ötesinde coğrafyamızın bir bölümünün uluslar arası arenada tartışma konusu olduğunu göreceğiz. Ve bu tartışmalar arasında yeni seçim zamanı gelip sandıklar kurulacaktır.  

 

ÇUKUROVA OĞUZ BOYLAR DERNEĞİ HİZMET BİNASININ AÇILIŞI YAPILDI

Çukurova Oğuz Boylar Derneği’nin yeni adresindeki hizmet binasının açılışı 30 Mayıs 2014 Cumartesi günü saat 15.00'de yapıldı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da katıldığı
tören dernek başkanı Mehmet Demir’in açılış konuşması ile başladı. Derneğin amacını ve kurulduğundan bugüne her hafta olmak üzere 199 adet konferans gerçekleştirildiğini ifade etti. Türk Kültürünün gelişmesi için yapılan diğer etkinlikleri de
anlatan Mehmet Demir’in  konuşmasının ardından folklor
ekibinin yaptığı gösteri ve Göktürk Grubunun konseri ve
protokol konuşmalarıyla tören son buldu.
Derneğin yeni adresi: Mahfesığmaz Mahallesi 79158 Sokak
No 4 Yılmaz Apt.Zemin Kat 

 

YIKILMADIK KURUM, ÇİĞNENMEDİK DEĞER Mİ KALDI?

Sadi SOMUNCUOĞLU

Devlet kurumları çöküyor. Anayasa ve kanunlar uygulanamıyor.

Görevi icabı karar veren hâkim ve savcılar cezaevlerine kapatılıyor.

Kamu kaynakları yağmalanıyor.

Ekonomi borç batağında.

Bunun sonu nereye varacak? Göz göre göre bu duruma nasıl geldik, hatırlatmak isteriz.

İşe Türk Milletinden başladılar.

Kültürümüzün ve aydınımızın yabancı olduğu kavramlarla oynayıp, zihinleri karıştırdılar.

Tam bir inkârcılık ve saçmalıkla, “Türk Milleti yok, Türk etnik grubu var. Türkiye sadece Türklerin değildir; çünkü burada yaşayan başka etnik/sosyal gruplar da var. Türkiye bunların hepsinindir.” dediler.

 

 

 

http://adanakulturdernegi.org/images/scakyaz.jpg

 

Nasıl bir başlıkla yazıma başlayacağımı bilemiyorum? Sıcak gelişmeler yaşanan ve sıcak gelişmelere gebe olan bir yaz başlangıcı. Zaten iklim olarak çok sıcak bir konumda olan güzel ülkem, gerçekleşen olaylar, gelişecek tablolarla daha da sıcak bir yaz geçireceğinin şimdiden işaretlerini gösteriyor.

Diyarbakır- Lice’de, hem de bir askeri üstte candan aziz ŞANLI BAYRAĞIMIZIN bir piyon tarafından indirilmesiyle başlayan sıcak gelişmeler hız kesmeden devam ediyor. Bayrağımızın indirilmesi tartışmaları devam ederken, Musul başta olmak üzere Kuzey Irak’taki bütün Türkmen kentleri IŞID militanlarınca işgal edilirken, Musul’daki Türk Konsolosluğu da Başbakan Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda IŞID militanlarına teslim edildi.

Bu yazın sıcak olacağı çok önceden biliniyordu. Çünkü halk ilk defa cumhurbaşkanını seçecekti. Aylarca önce belirlenen seçim takvimi işlemeye devam ediyordu. Nihayet muhalefetin “çatı” adayı da CHP ve MHP liderlerinin ortak basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı: Prof. Ekmeleddin İhsanoğl... 


 

 

TÜRK IRKÇILIĞI YAPILMAMIŞTIR

Necdet ÖZKAYA

Kürt, Kürt olduğu için şaibeli sayılmamıştır. Bu gün karşı karşıya bulunduğumuz mesele Kürt problemi değildir. Çünkü böyle bir problem yoktur. Kürt ırkçılığı ve bunun kışkırttığı bir bölücü terör vardır. Apo’cu eylem doğrudan doğruya ırkçı bir Kürt hareketidir. “Ne Mutlu Türküm” özdeyişini Türk ırkçığının bir ürünü olarak gören çevreler ve kimseler Kürt ırkçılığı karşısında susmayı tercih ediyorlar.

Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti ırkçı bir politika hiç takip etmemiştir. Ne Osmanlı nede Selçuklu dönemlerinde Türk ırkçılığı yapılmamıştır. Ama bu tutumumuz Türkiye’yi yolgeçen hanı olması anlamına gelmemelidir. Türkiye adil, şefkatli ve şeffaf olması halkının mutlu olması için en önemli görev ve ödevlerinden olmalıdır. Vatandaşın ırzını, namusunu can ve malını korumak devletin önemli bir görevidir.

Demokrasi, insan hak ve özgürlüklerini en geniş ve kâmil anlamda kullanılabildiği rejimin adıdır. Türk demokrasisi çağdaş demokrasilerin tanıdığı bütün hakları ve hürriyetleri vatandaşlarına tanımak zorundadır. 

 

 

  YAZIN BAŞLANGICINDA KIŞTAN KALAN BİR MEKTUP: KIŞ MEKTUBU

 İKTİDAR - CEMAAT KAVGASI

Mustafa Çalık

Son devirlerin en netameli zamanlarını yaşadığımıza şüphe yok. "Ak Parti-Cemaat kavgası" diye özetlenen çekişme, birçok problemin su yüzüne çıkmasına yol açtığı gibi, yeniden tartışılmasına da zemin teşkil etti. İslami cenahın kendi içinde kurduğu ittifak, "MİT Müsteşarı krizi”nden "dershaneler meselesi"ne, oradanda "17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları"na uzanan bir hat üzerinde gittikçe derinleşen gizli-açık bir iktidar mücadelesi sonunda parçalandı ve eşi benzeri görülmedik bir siyasi-toplumsal savaş başladı.

Sahnenin gerisinde başka neler oldu, kamuoyuna intikal etmeyen başka hangi "paylaşım" kavgaları yaşandı, onları şimdilik pek fazla kimse bilmiyor; zamanla öğreneceğiz herhalde. Mesela, ilk akla gelebilecek suallerden biri, Suudi sermayesinin "İslami" finans kuruluşları arasındaki bölüşümünün bu amansız husumetteki payının ne olduğudur. 

 

 

 

ADANA KÜLTÜR

 

DERNEĞİ'NİN KAPANIŞ

 

HİKAYESİ:

 

    NECDET ÖZKAYA'NIN KALEMİNDEN

Adana Kültür Derneği aynı tehdit ve baskı metotları uygulanarak zorla kapatılmıştı. Emri bizzat Türkeş vermişti. Hâlbuki Adana Kültür Derneği 12 Mart 1971 yılında ilan edilen sıkıyönetim tarafından kapatılan Ülkücü derneklerden sonra bizzat tarafımdan Türkeş’in izni ve onayı alınarak açılmıştı. Çok seviyeli, çok yararlı hizmetler verilerek, kıymetli gençlerin yetişmesi sağlandı. Ama içinde fitne ve fesadın hiç eksik olmadığı Ülkücü hareket, her gün yeni bir oyunla, skandalla gücünden güç kaybettiriliyordu.  Lider, teşkilat, doktrin üçlemesi ile nice ülkü eri küstürüldü, dağıtıldı.

Türkeş Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısıydı, odasında kendisinin daveti üzerine Ankara’da Üniversiteler Derneği ile Adana’da tarafımdan kurulmuş olan Kültür Derneği’nin kapatılması ile ilgili bir toplantı yapılmıştı.

Toplantıda Türkeş’in dışında Nuri Gürgür, Nevzat Köseoğlu, Acar Okan, Yücel Hacaloğlu, Cezmi Bayram ve ben (Necdet Özkaya) vardı. Toplantıda yapılan konuşmaları, toplantıdan sonra Yücel Hacaloğlu sıcağı sıcağına kaleme aldığını söylenmişti.

En çetin ve sert çıkışları Türkeş’e karşı ben yapmıştım. Ya o gün veya bir gün öncesi Ülkü Ocaklarında bir grup genci silahlandırarak, ellerine sopalar, bıçaklar vererek “bir komünist derneği basmak için görevlendirildiniz” uyarısı ile Adana Kültür Derneğini basmaya gönderilmişler.

Dernek Binası Ulu Camii civarında iki katlı bir binanın ikinci katında, birkaç odalı bir daireydi. Dernek Binasına giren on-on beş kadar Ülkücü genç, duvarda ki resimleri, tabloları, yazıları görünce “ Biz yanlış bir yere geldik, burası komünistlerin derneği değil” demeye başlayınca, işin farkında ve şuurunda olan “reis” tabancasını orada bulunan gençlerden Nurettin Taşdemir’le, Yavuz Özkaya’nın ayağına doğru sıkarak, emrindeki gençlerin tereddütlerini gidermeye çalışmış.

Yavuz Özkaya (Kardeşim) bu olaydan bir iki yıl sonra (12.01.1979) komünistler tarafından şehid edilmişti. Ama onun canına komünistlerden önce Ülkücüler kast etmişti.

Baskında rol alan birçok genç sonraları bizlere karşı hep mahcubiyetlerini ifade etmişler, aldanışlarının sıkıntısını hep yaşamışlardı.

***

O gün Başbakanlık Yardımcısı olarak bulunduğu makamda Türkeş’e;

“Verdiğiniz emirler doğru değil, bizim milliyetçi oluşumuz sizde çok önceydi, sizden sonrada devam edecektir. Yalnız bu dar ve baskıcı kadro anlayışınız, Milliyetçi Hareketin büyümesini, gelişmesini durduracak, hatta bölünmesine sebep olacaktır” dedim.

“Dernekleri kapatın diyorsunuz. Aksi takdirde çok daha elim olaylara sebebiyet verilecek diyorsunuz. Bütün dernekleri Ülkü Ocaklarının emrine vermenin doğru bir strateji olmadığına inanıyorum.

Disiplini sağlamak gerekçesiyle, demokrasiye, insan haklarına ve hürriyetlerine, hatta Dokuz Işık’ın çok önemli bir ilkesi olan ‘Şahsiyetçilik’e aykırı davranılmasına sizin dahi hakkınızın olmadığı kanaatindeyim.” dedim.

“Necdet Bey” dedi Türkeş. “Unutma ki ben Genel Başkanım, Genel Başkanın sözlerinde bir hikmet olduğunu düşününüz” dedi. Bu hikmet sözü tepemi iyice attırmıştı.

“Siz kendinizi Peygamber veya büyük evliyalardan birimi sanıyorsunuz?  Kaldı ki Peygamber Efendimizi, kendisine mahsus olan sözlerini ve düşüncelerini arkadaşları ile tartışmaya açmıştır. İstişare etmek aklın bir yolu olduğu gibi Peygamberimizden kalma bir sünnettir de” dedim.

“Adana Kültür Derneğini kapatıp, onlarca genci kapı dışarı etmek, yapılmakta olan güzel faaliyetlerini durdurmak yerine bir orta yol bulmanın daha uygun olacağını kendilerine 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
 
 
 
 
 

You have no rights to post comments

An itibariyle ziyaretci sayısı:

67 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi